Terbul ~ تَرْبُلُ

Kamus-ı Muhit - تربل maddesi

تَرْبُلُ [Terbul] (تَنْصُرُ [tenṡuru] vezninde) Bir mevziʹdir.

تِرْبِلٌ [Tirbil] (زِبْرِجٌ [zibric] ve جَعْفَرٌ [caʹfer] veznlerinde) Bir mevziʹdir.

اَلتَّرَبُّلُ [et-terebbul] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Hayvân رَبْلٌ [rebl] dedikleri nebât-ı merkûmu ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَبَّلَ الظَّبْيُ إِذَا أَكَلَ الرَّبْلَ Ve nebât ve şecer رَبْلٌ [rebl] ihrâc eylemek maʹnâsınadır ki evâhir-i sayfta bürûdet-i leyâlî ile yeniden yapraklar açıp yeşermekten ʹibârettir; yukâlu: تَرَبَّلَ الشَّجَرُ إِذَا أَخْرَجَ الرَّبْلَ Ve bu lâzımıyla tefsîrdir. Ve

تَرَبُّلٌ [terebbul] Bir adam davarına رَبْلٌ [rebl] otlatmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَبَّلَ الْقَوْمُ إِذَا رَعَوُا الرَّبْلَ Ve şikâra dürüşmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَبَّلَ فُلَانٌ إِذَا تَصَيَّدَ Ve رَبْلٌ [rebl] nebâtını araştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَبَّلَ الرَّجُلُإِذَا تَتَبَّعَ الرَّبْلَ

Vankulu Lugatı - تربل maddesi

اَلتَّرَبُّلُ [et-terebbul] (fethateynle ve bâ’nın zammı ve teşdîdiyle) Güz eyyâmı geldikte yer yüzü yeşermek; yukâlu: تَرَبَّلَتِ الْأَرْضُ إِذَا اخْضَرَّتْ بِعْدَ الْيُبْسِ عِنْدَ إِقْبَالِ الْخَرِيفِ Ve

تَرَبُّلٌ [terebbul] Bir kimsenin eti çok olmağa dahi derler; yukâlu: تَرَبَّلَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا كَثُرَ لَحْمُهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı