Cebber ~ جَبَّرٌ

Kamus-ı Muhit - جبر maddesi

جَبَّرٌ [Cebber] (بَقَّمٌ [baḵḵam] vezninde) Muhaddisînden Muḩammed b. ʹİṡâm el-Iṡfahânî lakabıdır.

Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre جَبْرٌ [cebr] mâddesi kahrdan bir gûne şîve ile bir nesneyi ıslâh eylemek maʹnâsına mevzûʹdur, gâhca ıslâh-ı mücerredde istiʹmâl olunur ve minhu kavlu ʹAliyyin radıyallâhu ʹanhu “يَا جَابِرَ كُلِّ كَسِيرٍ وَيَا مُسَهِّلَ كُلِّ عَسِيرٍ” Ve gâhî kahr-ı mücerredde istiʹmâl olunur ve minhu’l-hadîsu: “لاَ جَبْرَ وَلاَ تَفْوِيضَ” Ve sâ΄ir maʹânî bundan münşaʹibdir. İntehâ. Ve

جَبْرٌ [cebr] Pâdişâha ıtlâk olunur, nâsı kendi murâdı üzere kahr yâhûd ıslâh eylediği için ve bu رَجُلٌ عَدْلٌ kabîlindendir. Ve kula ıtlâk olunur, ʹabd maʹnâsına, pes azdâddan olur. Lâkin جَبْرٌ [cebr] burada mefʹûl maʹnâsına olmakla zıddıyyeti gayr-i müsellemdir. Ve

جَبْرٌ [cebr] Şecîʹ ve bahâdır adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ جَبْرٌ أَيْ شُجَاعٌ Ve

جَبْرٌ [cebr] Kader mukâbiline denir. Ceberiyye, Kaderiyye mukâbilidir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve gulâma dahi جَبْرٌ [cebr] ıtlâk olunur. Ve ʹûd yaʹnî kırık çıkık saracak ağaç pâresine de denir. Ve

جَبْرٌ [Cebr] Esmâ-i ricâldendir; Mucâhid b. Cebr muhaddisîndendir. Ve

جَبْرٌ [cebr] ve

جُبُورٌ [cubûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

جِبَارَةٌ [cibâret] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Masdar olur, kırık kemiği sarıp ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَرَ الْعَظْمَ جَبْرًا وَجُبُورًا وَجِبَارَةً فَجُبِرَ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve fakîre ihsân eylemek, ʹalâ-kavlin fakîr iken iʹtâ-i mâl eylemekle zengin eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: جَبَرَ الْفَقِيرَ إِذَا أَحْسَنَ إِلَيْهِ أَوْ أَغْنَاهُ بَعْدَ فَقْرٍ Ve

جَبْرٌ [cebr] Bir adamı bir nesne üzere ikrâh eylemek yaʹnî zoraki işletmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَرَ فُلاَنًا عَلَى الْأَمْرِ إِذَا أَكْرَهَهُ

Vankulu Lugatı - جبر maddesi

اَلْجَبْرُ [el-cebr (cîm’in fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir kimseyi fakîr iken ganî kılmak. Ve sınmış sünüğü sarmağa dahi جَبْرٌ [cebr] derler; yukâlu: جَبَرْتُ الْعَظْمَ جَبْرًا Ve

جَبْرٌ [cebr] قَدَرٌ [ḵader]in mukâbiline dahi derler. Ebû ʹUbeyd eyitti: Bu kelâm-ı müvelleddir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı