Ṡureym ~ صُرَيْمٌ

Kamus-ı Muhit - صريم maddesi

صُرَيْمٌ [Ṡureym] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde)

اَلصَّرِيمُ [eṡ-ṡarîm] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) صَرِيمَةٌ [ṡarîmet] gibi büyük kumluktan ayrılmış parçaya denir; ve minhu kavluhum: “أَفْعَى صَرِيمٍ” Oranın engereği şedîd olmakla darb-ı meseldir. Ve

صَرِيمٌ [ṡarîm] Sabâh vaktine ıtlâk olunur geceden munkatıʹ olduğu için. Ve geceye ıtlâk olunmakla zıdd olur. Ve geceden bir bölüğe denir; yukâlu: مَضَى صَرِيمٌ مِنَ اللَّيْلِ وَصَرِيمَةٌ أَيْ قِطْعَةٌ مِنْهُ Ve anasını emmesin diye oğlak ağzına geçirilen esneğe denir. Ve siyâh topraklı por yere denir ki aslâ nebât inbât eylemeye. Ve bir mevziʹ ve bir recül ismleridir. Ve

صَرِيمٌ [ṡarîm] Kesilmiş nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ صَرِيمٌ أَيْ مَجْذُوذٌ مَقْطُوعٌ Ve tekûlu’l-ʹArab: جَاءَ صَرِيمَ سَحْرٍ أَيْ خَائِبًا آيِسًا Burada سَحْرٌ [saḩr] sîn’in fethiyle akciğere denir ki öyken taʹbîr olunur, niteki “Ben ondan nevmîd oldum” diyecek yerde إِنْقَطَعَ مِنْهُ سَحْرِي derler, zîrâ maksûd olan nesneye nefsin taʹalluku sebebiyle adamın öykeni mesâbesinde olur. Ve öykenin inkıtâʹı helâkı müstelzimdir.

Vankulu Lugatı - صريم maddesi

اَلصَّرِيمُ [eṡ-ṡarîm] Karanu gece, leyl-i muzlim maʹnâsına. Ve

صَرِيمٌ [ṡarîm] Subha dahi derler, pes azdâddan olur. Ve

صَرِيمٌ [ṡarîm] Kesilen nesneye dahi derler, maktûʹ maʹnâsına. Kalallâhu taʹâlâ: ﴿فَأَصْبَحَتْ كَالصَّرِيمِ﴾ (القلم، 20) أَيِ احْتَرَقَتْ وَاسْوَادَّتْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı