عُرَيْضٌ [ʹUrayḋ] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) Medîne türâbında bir vâdî adıdır ki selefte ehl-i Medîne’nin mevâşîleri onda olur idi.
اَلْعِرَضُ [el-ʹiraḋ] (ʹayn’ın kesri ve râ’nın fethiyle) Bir nesne enli olmak. Ve
اَلْعَرَاضَةُ [el-ʹarâḋat] (ʹayn’ın fethiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: عَرُضَ الشَّيْءُ يَعْرُضُ عِرَضًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ مِثْلُ صَغُرَ صِغَرًا وَعَرَاضَةً Ve
الْعَرِيضِ [el-ʹarîḋ] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın kesri ve meddiyle) Enli olan nesne; yukâlu: فُلَانٌ عَرِيضُ الْبِطَانِ إِذَا كَانَ فِينَا Ve بِطَانٌ [biṯân] bâ’nın kesriyle) şol kolana derler ki deve pâlânı üzere çekerler. Ve
اَلْعُرَاضُ [el-ʹurâḋ] (ʹayn’ın zammıyla) Bi-maʹnâhu: أَيْ بِمَعْنَى الْعَرِيضِ كَالْكِبَارِ بِمَعْنَى الْكَبِيرِ Ve Cevherî عُرَاضٌ [ʹirâḋ]ı mükerrer îrâd etmiştir عَرِيضٌ [ʹarîḋ] maʹnâsına, bir bu makâmda zikr etmiştir bir dahi عَرَاضَةٌ [ʹarâḋat] ʹakibinde zikr etmiştir, lâkin münâsib olan bu idi ki aşağıda عَرَاضَةٌ [ʹarâḋat] عَرِيضٌ [ʹarîḋ] maʹnâsına gelir deyip كِبَارٌ [kibâr]la كَبِيرٌ [kebîr] temsîlin bu makâmda getireydi, hilâfın etti. Ve
عَرِيضٌ [ʹarîḋ] Şol oğlağa derler ki büyüyüp dişi keçiyle cemʹ olmak taleb eyleye.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı