ḵabb ~ قَبْ

Kamus-ı Muhit - قب maddesi

قَبْ [ḵabb] (ḵâf’ın fethiyle) Darîbeye vurulan kılıç darbının âvâzından hikâyedir, lisânımızda çat gibi.

اَلْقِبُّ [el-ḵibb] (ḵâf’ın kesriyle) Bedende şol yumruca kemiğe denir ki arka cânibinden iki kıynağın ara yerinde olur, adam oturdukta onun üzerine oturur ve bu kuyruk sokumu kemiği olacaktır, niteki Esâs’ta أَلْزِقْ قِبَّكَ بِاْلأَرْضِ أَيْ عَجْبَكَ ʹibâretiyle mersûmdur. Ve

قِبٌّ [ḵibb] Bir kavmin şeyh-i kebîrine ıtlâk olunur ki medâr-ı umûrları ola; yukâlu: هُوَ قِبُّ الْقَوْمِ أَيْ شَيْخُهُمْ

اَلْقَبُّ [el-ḵabb] (ḵâf’ın fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) ve

اَلْقَبِيبُ [el-ḵabîb] (حَبِيبٌ [ḩabîb] vezninde) Azı dişlerini birbirine sürüp gıcırdatmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّ اْلأَسَدُ وَالْفَحْلُ قَبًّا وَقَبِيبًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ إِذَا سُمِعَ قَعْقَعَةُ أَنْيَابِهِ Ve azı dişleri birbirine sürülmekle gıcırdamak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّتْ نَابُهُ إِذَا صَوَّتَتْ وَقَعْقَعَتْ Ve

قَبٌّ [ḵabb] Nebât solup kurumak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّ النَّبْتُ قَبًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَاْلأَوَّلِ إِذَا يَبِسَ Ve

قَبٌّ [ḵabb] ve

قَبَبٌ [ḵabeb] (fethateynle) Bel ve karın ince ve arık olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّ خَصْرُهُ وَبَطْنُهُ قَبًّا وَقَبِبَ قَبَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا دَقَّ وَضَمُرَ Ve قَبَبٌ [ḵabeb] bundan ism olur, ince ve arık bellilik hâletine denir. Ve

قَبٌّ [ḵabb] Kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَبَّهُ قَبًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعَهُ Ve

قَبٌّ [ḵabb] Aygır ve haşarı olan insâna ve deveye denir, فَحْلٌ [faḩl] maʹnâsına. Ve câmenin yakasına dikilen parçaya denir ki eğindirik taʹbîr olunur. Ve makaranın ve çarhın oku geçirilen deliğe denir ki ok iki taraflı o deliklerde cereyân ve deverân eder; ʹalâ-kavlin makara tekerleğinin ortasında olan kertiğe denir ki ipin mecrâsıdır ve ʹalâ-re΄yin tekerlek dişlerinin üstünde olan ağaca denir. Ve

قَبٌّ [ḵabb] Bir kavmin re΄îs ve ser-kârına ıtlâk olunur ki medâr-ı umûrları olur. Ve pâdişâha ve halîfeye ıtlâk olunur. Ve bedende iki omaca kemiklerinin ʹalâ-kavlin kıynağın mâ-beynine ıtlâk olunur. Ve

قَبُّ اللُّجُمِ [ḵabbu’l-lucum] Büyük ve sarp olan لِجَامٌ [licâm]a denir ki her ne kadar başı sert at olsa zabt eder ola.

Vankulu Lugatı - قب maddesi

اَلْقَبُّ [el-ḵabb] (ḵâf’ın fethiyle) Şol ağaçtır ki bekrenin ortasındadır, üzerine ağaçtan dişler konmuştur. Ve

قَبٌّ [ḵabb] Baş maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَلَيْكَ بِالْقَبِّ الْأَكْبَرِ أَيْ بِالرَّأْسِ الْأَكْبَرِ Ve

قَبٌّ [ḵabb] Gömlek yakasına dikilen pârelere dahi derler. Ve baʹzılar eyitti: قَبٌّ [ḵabb] katʹ maʹnâsına da gelir; yukâlu: قَبَّهُ إِذَا قَطَعَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı