نِبَّرُ [Nibber] (إِمَّعٌ [immaʹ] vezninde) Baġdâd kazâsında bir karye adıdır.
اَلنَّبْرُ [en-nebr] (صَبْرٌ [ṡabr] vezninde) Bir kelimeyi mehmûz eylemek yaʹnî hemze ile edâ eylemek maʹnâsınadır; meselâ فَارَةٌ [fâret] lafzını hemze ile edâ eylemek gibi; yukâlu: نَبَرَ الْحَرْفَ نَبْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا هَمَزَهُ Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu kâle reculun li’n-nebiyyi ʹaleyhi’s-selâm: يَا نَبِيءَ اللهِ فَقَالَ ḣلاَ تَنْبِرْ بِاسْمِيḢ أَيْ لاَ تَهْمِزْ وَفِي رِوَايَةٍ ḣإِنَّا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ لاَ نَنْبِرُḢ Ve
نَبْرٌ [nebr] Bir kimseyi yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ الشَّيْءَ إِذَا رَفَعَهُ وَمِنْهُ الْمِنْبَرُ Ve bir kimseyi âzâr ile zecr ve menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ فُلاَنًا إِذَا زَجَرَهُ وَانْتَهَرَهُ Ve tâze gulâm yâl ü bâl sâhibi olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ الْغُلاَمُ إِذَا تَرَعْرَعَ Ve bir adamı sû΄-i zikr ile lisâna almak ve dillemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَرَ فُلاَنًا بِلِسَانِهِ إِذَا نَالَ وَمِنْهُ Ve bir nesneyi sürʹatle kapmak maʹnâsına müstaʹmeldir, refʹi müstelzim olduğu için; ve minhu yukâlu: طَعْنٌ نَبْرٌ أَيْ مُخْتَلَسٌ كَأَنَّهُ يَنْبِرُ الرُّمْحَ عَنْهُ أَيْ يَرْفَعُهُ بِسُرْعَةٍ Yaʹnî mızrağı sürʹatle kaldırır gibi uğurlayın sançmak. Burada نَبْرٌ [nebr] نَابِرٌ [nâbir] maʹnâsınadır. Ve
نَبْرٌ [nebr] Kalîlü’l-hayâ΄ kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ نَبْرٌ أَيْ قَلِيلُ الْحَيَاءِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı