Nubel ~ نُبَلُ

Kamus-ı Muhit - نبل maddesi

نُبَلُ [Nubel] (زُفَرُ [zufer] vezninde) Bintu Bedr’dir ki muhaddisedir.

اَلنَّبْلُ [en-nebl] (حَبْلٌ [ḩabl] vezninde) Oklara denir, سِهَامٌ [sihâm] maʹnâsına. Ve bu cemʹdir, lafzından müfredi yoktur, ʹalâ-kavlin müfredi نَبْلَةٌ [neblet]tir, تَمْرٌ [temr] ve تَمْرَةٌ [temret] gib; cemʹi أَنْبَالٌ [enbâl]dir ve نِبَالٌ [nibâl]dir, سِهَامٌ [sihâm] vezninde ve نُبْلَانٌ [nublân]dır nûn’un zammıyla. Şârihin beyânına göre نَبْلٌ [nebl] ʹArabların kullandıkları oka mahsûstur ve ʹinde’l-efsah lafzından müfredi yoktur, müfredinde سَهْمٌ [sehm] derler. Ve

نَبْلٌ [nebl] Masdar olur, bir adama ok atmak maʹnâsına yâhûd bir adama ok vermek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَهُ نَبْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا رَمَاهُ بِالنَّبْلِ أَوْ أَعْطَاهُ النَّبْلَ Ve ok atanlar için yerden atılan okları devşirmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَ عَلَى الْقَوْمِ إِذَا لَقَطَ النَّبْلَ لَهُمْ Ve bir kimseyi azca azca taʹâm vererek öyünlendirmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَ فُلَانًا بِالطَّعَامِ إِذَا عَلَّلَهُ بِهِ الشَّيْءَ بَعْدَ الشَّيْءِ Ve rıfk ve sühûletle muʹâmele eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَ بِهِ إِذَا رَفَقَ Ve deve sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَ الْإِبِلَ إِذَا سَاقَهَا Ve devenin maslahat ve mühimmesini rü΄yet ve tanzîm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَ الْإِبِلَ إِذَا قَامَ بِمَصْلَحَتِهَا Ve yolda pek eşip gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَلَ الرَّجُلُ إِذَا سَارَ شَدِيدًا

Vankulu Lugatı - نبل maddesi

اَلنَّبَلُ [en-nebel] (fethateynle) Cemʹi, fâzıllar maʹnâsına, كَرِيمٌ [kerîm]le كَرَمٌ [kerem] gibi. Bu zikr olunan Cevherî takrîridir. Ve sâ΄ir kütübde كَرِيمٌ [kerîm]in cemʹiكَرَمٌ [kerem] gelmesine taʹarruz olunmamıştır. NeʹamḴâmûs’ta نَبَلٌ [nebel] fethateynle cemʹ gelmesine taʹarruz etmiştir, lâkin نَبِيلٌ [nebîl] cemʹi olmasına tasrîh etmemiştir. Ve bu muhtemeldir ki كَرَمٌ [kerem] masdardan menkûl olmakla vâhide ve cemâʹate ıtlâk oluna, كَرِيمٌ [kerîm]in cemʹi olduğu haysiyyetten değil. Ve

نَبَلٌ [nebel] Kibâr maʹnâsına dahi gelir. Ve

نَبَلٌ [nebel] Sıgâra dahi ıtlâk olunur, azdâddandır.

اَلْأَنْبَالُ [el-enbâl] (hemzenin fethiyle) Kezâlik cemʹi, pes نَبْلٌ [nebl]i gâh olur ki bu zikr olunan sîgalar üzere cemʹ kılarlar, her ne denli cemʹ ise de. Ve

نَبْلٌ [nebl] Okla atmağa dahi derler; tekûlu: نَبَلْتُ فُلَانًا أَنْبُلُهُ نَبْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا رَمَيْتَهُ بِالنَّبْلِ Ve

نَبْلٌ [nebl] Devenin maslahatın tedârük etmeğe dahi derler; tekûlu: نَبَلْتُ الْإِبِلَ إِذَا قُمْتَ بِمَصْلَحَتِهَا Ve deveyi muhkem sürmeğe dahi derler; tekûlu: نَبَلْتُ الْإِبِلَ إِذَا سُقْتَهَا سَوْقًا شَدِيدًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı