نُحَيْتٌ [Nuḩayt] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) Esmâdandır: Velîd b. Nuḩayt, Cebele b. Zaḩr nâm kimsenin kâtilidir.
اَلنَّحِيتُ [en-naḩît] (nûn’un fethiyle) Bu dahi نَئِيتٌ [ne΄ît] maʹnâsınadır; tekûlu: سَمِعْتُ نَحِيتَةً وَنَحِيتًا أَيْ نَئِيتًا Ve
نَحِيتٌ [naḩît] Tarağa ıtlâk olunur, مُشْطٌ [muşṯ] maʹnâsına. Ve kenârları aşınmış gitmiş dâbbe tırnağına ıtlâk olunur; yukâlu: حَافِرٌ نَحِيتٌ أَيْ ذَاهِبٌ حُرُوفُهُ Ve bir cemâʹate sonradan dahîl olan kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ نَحِيتُ الْقَوْمِ أَيِ الدَّخِيلُ فِيهِ Ve seyr ü seferden zebûn ve nâ-tüvân olmuş deveye ıtlâk olunur; yukâlu: بَعِيرٌ نَحِيتٌ أَيْ مُنْضًى
اَلنَّحِيتُ [en-neḩît] (nûn’un fethi ve ḩâ’nın kesriyle) Bir kavme muhibb olup maslahatların gören kimse, دَخِيلٌ [deḣîl] maʹnâsına. Ve
نَحِيتٌ [neḩît] Davarın şol tırnağına derler ki etrâfı gitmiş ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı