نُحَيْحٌ [Nuḩayḩ] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) İbn ʹAbdullâh’tır ki Benî Dârim cemâʹatinden bir şahs-ı câhilîdir.
اَلنَّحِيحُ [en-neḩîḩ] (nûn’un fethiyle) Boğaz hırıldamak gibi boğazın iç tarafından içeride sesi terdîd eylemek maʹnâsınadır, boğaza balgam tıkandıkta olur; yukâlu: نَحَّ الرَّجُلُ نَحِيحًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَرَدَّدَ صَوْتُهُ فِي جَوْفِهِ Ve
نَحِيحٌ [naḩîḩ] شَحِيحٌ [şaḩîḩ] lafzına itbâʹ olur; yukâlu: فُلاَنٌ شَحِيحٌ نَحِيحٌ أَيْ بَخِيلٌ جِدًّا
اَلنَّحِيحُ [en-neḩîḩ] (nûn’un fethi ve ḩâ’nın kesriyle) Karın gürüldemek; yukâlu: نَحَّ يَنِحُّ نَحِيحًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve
نَحِيحٌ [neḩîḩ] Gâh olur ki شَحِيحٌ [şeḩîḩ]a itbâʹla istiʹmâl olunur, müstakil maʹnâ murâd olunmaz; yukâlu: فُلَانٌ شَحِيحٌ نَحِيحٌ Ve شَحِيح [şeḩîḩ] bahîl olan kimseye derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı