el-erḩal ~ اَلْأَرْحَلُ

Kamus-ı Muhit - الأرحل maddesi

اَلْأَرْحَلُ [el-erḩal] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) Yalnızca sırtı ak olan yağız ata denir; yukâlu: فَرَسٌ أَرْحَلُ أَيْ أَسْوَدُ أَبْيَضُ الظَّهْرِ فَقَطْ

Vankulu Lugatı - الأرحل maddesi

اَلْأَرْحَلُ [el-erḩal] (hemzenin ve ḩâ’nın fethiyle) Şol attır ki arkası ak ola, أَبْيَضُ الظَّهْرِ maʹnâsına. Ve şol koyundur ki arkası siyâh ola, أَسْوَدُ الظَّهْرِ maʹnâsına.

اَلْأَرْحُلُ [el-erḩul] (hemzenin fethi ve ḩâ’nın zammı ve mâ-beynde râ’nın sükûnuyla) Kezâlik cemʹ-i kılleti; minhu kavluhum fi’l-kazfi: يَا ابْنَ مُلْقَى أَرْحُلِ الرُّكْبَانِ Gûyâ ki مُلْقَى اَرْحُلٍ [mulḵâ erḩul] mahall-i tesettür olmağın zinâyı işʹâr olur. Ve

رِحَالٌ [riḩâl] Ḩîrî olan halılara dahi derler. Ve Ḩîre, Kûfe yanında bir şehrin ismidir ki onda halı işlenir. Ve

رَحْلٌ [raḩl] Devenin arkasına pâlân vurmağa yâhûd yük vurmağa dahi derler; tekûlu: رَحَلْتُ الْبَعِيرَ أَرْحَلُهُ رَحْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا شَدَدْتَ عَلَى ظَهْرِهِ الرَّحْلَ Ve ezâya tahammül makâmında dahi istiʹmâl olunur; tekûlu: رَحَلْتُ لَهُ نَفْسِي إِذَا صَبَرْتَ عَلَى أَذَاهُ Ve bu dahi maʹnâ-yı evvele râciʹ olur, nefsi istiʹâre-i bi’l-kinâye tarîkiyle istihdâm olunan baʹîre teşbîh etmekle.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı