اَلإِزْدِعَابُ [el-izdiʹâb] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: إِزْدَعَبَهُ إِذَا قَطَعَهُ Ve yük ağır olmakla deve güçle ağırlanarak götürüp gitmek yâhûd birbirini tedâfuʹ ederek gitmek maʹnâsınadır, زَعْبٌ [zaʹb] gibi; yukâlu: إِزْدَعَبَ الْبَعِيرُ بِحِمْلِهِ إِذَا مَرَّ بِهِ مُثْقَلاً أَوْ تَدَافَعَ
اَلْإِزْدِعَابُ [el-izdiʹâb] (hemzenin ve dâl’ın kesriyle) Götürmek; yukâlu: إِزْدَعَبْتُ الشَّيْءَ إِذَا حَمَلْتَهُ وَيُقَالُ مَرَّ بِهِ فَازْدَعَبَهُ أَيْ حَمَلَهُ الزَّاعِبِيَّةَ ʹAyn’ın kesri ve yâ-yı müsennâtın teşdîdiyle gönder ağaçları. Ve baʹzılar gönder demirine سِنَانٌ زَاعِبِيٌّ derler dedi. Ve yer yüzünde seyâhat eden kimseye de زَاعِبٌ [zâʹib] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı