el-eṡîd ~ اَلْأَصِيدُ

Kamus-ı Muhit - الأصيد maddesi

اَلْأَصِيدُ [el-eṡîd] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Ev önüne denir, فِنَاءٌ [finâ΄] maʹnâsına.

اَلْأَصْيَدُ [el-aṡyed] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) Ondan vasftır.

Vankulu Lugatı - الأصيد maddesi

اَلْأَصِيدُ [el-eṡîd] (hemzenin fethi ve ṡâd’ın kesriyle) Ev önü, finâ-i dâr maʹnâsına. Ve bu lügattır, وَصِيدٌ [veṡîd]de.

اَلْأَصْيَدُ [el-aṡyed] (hemzenin fethi ve ṡâd’ın sükûnu ve yâ’nın fethiyle) Şol kimsedir ki tekebbürden başın yukarı tuta. Ve bu sebebden melik olanlara أَصْيَدُ derler, zîra sağa ve sola iltifât etmezler; yukâlu: أَصْيَدَ بِمَعْنَى صَيِدَ كَمَا يُقَالُ إِعْوَرَّ بِمَعْنَى عَوِرَ Ve عَوَرٌ [ʹaver] ve صَيَدٌ [ṡayed] aslında إِعْوَرَّ ve إِصْيَدَّ idi hurûf-ı zevâ΄id tahfîf olunup عَوَرٌ [ʹver] ve صَيَدٌ [ṡayed] dediler. Ve eger bunların aslı zikr olunan üslûb üzere olmasa عَوِرَ [ʹavire] عَارَ [ʹâre] ve صَيِدَ [ṡayide]de صَادَ [ṡâde] denmek lâzım olurdu, vâv’ı elife kalb etmekle خَافَ [ḣâfe]ye kalb olunduğu gibi. Ve bunların aslı zikr olunan vech üzere olduğuna delîl sâ΄ir ahavâtı bu vech üzere olmasıdır, elvânda ve ʹuyûbda إِسْوَدَّ ve إِحْمَرَّ ve إِعْوَجَّ gibi. Ve عَمِيَ de dahi kıyâs budur egerçi mesmûʹ olmamıştır. Ve bu sebebdendir ki bunlardan fiʹl-i taʹaccüb gelmez, zîrâ bunların aslı sülâsî üzerine zâ΄iddir. Ve rubâʹînin rubâʹîden binâsı mümkin değil belki ekseri ekallden binâ ederler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı