el-iḋbâ΄ ~ الإِضْبَاءُ

Kamus-ı Muhit - الإضباء maddesi

الإِضْبَاءُ [el-iḋbâ΄] (hemzenin kesriyle) Bir nesneyi ketm ve ihfâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْبَأَ الشَّيْءَ إِذَا كَتَمَهُ Ve bir nesneyi izhâr eylemeyip sâkit ve hâmûş olmak maʹnâsınadır; meselâ bildiği nesneyi tınmayıp sükût eylemek gibi; yukâlu: أَضْبَأَ عَلَى الشَّيْءِ إِذَا سَكَتَ عَلَيْهِ ve yukâlu: أَضْبَأَ عَلَى الدَّاهِيَةِ أَيْ أَضَبَّ Yaʹnî “Deryâ-dil olup belâya sabr ve tahammül ile ketm ve sükût edip cezaʹ ve fezaʹ kılmadı.”

اَلْإِضْبَاءُ [el-iḋbâ΄] (hemzenin kesriyle) İmsâk maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْبَاهُ إِذَا أَمْسَكَهُ Ve yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْبَى الشَّيْءَ إِذَا رَفَعَهُ Ve bir kimse hîre ve cura olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْبَى الْغُلَامُ إِذَا أَضْوَى Ve bir nesneye zafer-yâb olmak için üzerine havâle ve müşrif olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْبَى عَلَيْهِ إِذَا أَشْرَفَ لِيَظْفَرَ بِهِ Ve seferde ticâretten me΄mûl olan ribh ve fâ΄ideden hâ΄ib ve mahrûm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَضْبَى بِهِمُ السَّفَرُ إِذَا أَخْلَفَهُمْ فِيَما رَجَوْا مِنْ رِبْحٍ

Vankulu Lugatı - الإضباء maddesi

اَلْإِضْبَاءُ [el-iḋbâ΄] Sâkit olup bir nesneyi gizlemek; yukâlu: أَضْبَأَ الرَّجُلُ عَلَى الشَّيْءِ إِذَا سَكَتَ عَلَيْهِ وَكَتَمَهُ فَهُوَ مُضْبِئٌ عَلَيْهِ ve yukâlu: أَضْبَأَ عَلَى دَاهِيَةٍ مِثْلُ أَضَبَّ Belâya sabr edip ketm etmek maʹnâsına. Ve fi’l-Ḵâmûs: اَلضَّبْءُ [eḋ-ḋab΄] gelmek; yukâlu : ضَبَأَ إِذَا أَتَى Ve sığınmak maʹnâsına da gelir. Ve hayâ etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu : ضَبَأَ مِنْهُ إِذَا اسْتَحْيَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı