التَّنْبِئَةُ [et-tenbi΄et] (تَكْمِلَةٌ [tekmilet] vezninde) ve
التَّنْبِيءُ [et-tenbî΄] (تَكْمِيلٌ [tekmîl] vezninde) Bu dahi haber vermek maʹnâsınadır; yukâlu: نَبَّأَهُ تَنْبِئَةً وَتَنْبِيئًا بِمَعْنَى أَنْبَأَهُ
اَلتَّنْبِئَةُ [et-tenbi΄et] ve
اَلتَّنْبِيءُ [et-tenbî΄] ve
اَلْإِنْبَاءُ [el-inbâ΄] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْمِلَة [et-tekmilet] ve اَلتَّكْمِيل [et-tekmîl] ve اَلْإِكْمَال [el-ikmâl]) Haber vermek; yukâlu: نَبَّأَ وَأَنْبَأَ أَيْ أَخْبَرَ Ve نَبِيءٌ [nebî΄] bundan müştaktır, zîrâ Ḣudây taʹâlâdan haber verir. Pes نَبِيءٌ [nebî΄] فَعِيلٌ [faʹîl]dir, فَاعِلٌ [fâʹil] maʹnâṡına. Sîbeveyhi eyitti: ʹArabdan bir ehad yoktur illâ تَنَبَّأَ مُسَيْلِمَةُ der hemze ile illâ bu kadar var ki tâ΄ife-i ʹArab نَبِيٌّ [nebîyy] lafzında hemzeyi terk ettiler, nitekim ذُرِّيَّةٌ [žurriyyet]te ve بَرِّيَّةٌ [berriyyet]te ve خَابِيَةٌ [ḣâbiyet]te terk ettiler, illâ ehl-i Mekke hâzihi’l-elfâzı hemze ile istiʹmâl edip bu husûsta ʹArab tâ΄ifesine muhâlefet ettiler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı