er-reṡaf ~ اَلرَّصَفُ

Kamus-ı Muhit - الرصف maddesi

اَلرَّصْفُ [er-raṡf] (وَصْفٌ [vaṡf] vezninde) Bir mahalle kaldırım döşemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَفَ الْحِجَارَةَ فِي مَسِيلِ الْمَاءِ رَصْفًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ضَمَّ بَعْضَهَا إِلَى بَعْضٍ Ve okun temren geçecek yerine sinir sarmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَصَفَ السَّهْمَ إِذَا شَدَّ عَلَى رُعْظِهِ رَصَفَةً Ve musallî kıyâm ve rükûʹda ayaklarını birbirine yanaştırmak maʹnâsına istiʹmâl-i şerʹîdir; yukâlu: رَصَفَ الْمُصَلِّى قَدَمَيْهِ إِذَا ضَمَّ إِحْدَاهُمَا إِلَى الْأُخْرَى Ve bir nesne bir şey΄e lâyık ve muvâfık olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: هَذَا أَمْرٌ لاَ يَرْصُفُ بِكَ أَيْ لاَ يَلِيقُ

Vankulu Lugatı - الرصف maddesi

اَلرَّصَفُ [er-reṡaf] (fethateynle) Cemʹi. Ve

رَصَفَةٌ [reṡafet] Kezâlik şol sinirlere derler ki ok temreninin üstüne sararlar.

اَلرَّصْفُ [er-raṡf] (râ’nın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Bu iki maʹnâdan masdardır; tekûlu: رَصَفْتُ الْحِجَارَةَ فِي الْبِنَاءِ أَرْصُفُهَا رَصْفًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ضَمَمْتَ بَعْضَهَا إِلَى بَعْضٍ وَرَصَفْتُ السَّهْمَ أَرْصُفُهُ رَصْفًا إِذَا شَدَدْتَ عَلَى رُعْظِهِ عَقَبَةً Ve رُعْظٌ [ruʹż] râ ve ʹayn-ı mühmeleteyn ile ve żâ-i muʹceme ile okun temren girecek yeri. Ve عَقَبَةٌ [ʹaḵabet] fethateynle ʹasab maʹnâsınadır. Ve

رَصْفٌ [raṡf] Liyâkat maʹnâsına da gelir; yukâlu: هَذَا أَمْرٌ لَا يَرْصُفُ بِكَ أَيْ لَا يَلِيقُ Ve

رَصْفٌ [raṡf] İki nesneyi birbirine zamm etmeğe de derler; tekûlu: رَصَفَ قَدَمَيْهِ أَيْ ضَمَّ إِحْدَاهُمَا الْأُخْرَى

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı