اَلرِّعْيُ [er-riʹy] (râ’nın kesriyle) Hayvân otlayacak çayıra denir; cemʹi أَرْعَاءٌ [erʹâ΄] gelir; yukâlu: أَخْرَجَ الْمَوَاشِي إِلَى الرِّعْيِ أَيِ الْكَلَإِ
اَلرَّعْيُ [er-raʹy] (râ’nın fethiyle) ve
اَلرِّعَايَةُ [er-riʹâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve
اَلْمَرْعَى [el-merʹâ] (مَرْمَى [mermâ] vezninde) Otlamak maʹnâsına masdarlardır; yukâlu: رَعَتِ الْمَاشِيَةُ الرِّعْيَ رَعْيًا وَرِعَايَةً وَمَرْعًى إِذَا سَرَحَتْهَا Ve müteʹaddî olur, otarmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَى الْمَاشِيَةَ إِذَا أَسْرَحَهَا Ve kevâkibe nazar ederek gurûbuna muntazır olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: رَعَى النُّجُومَ إِذَا رَاقَبَهَا وَانْتَظَرَ مَغِيبَهَا Ve hıfz ve nigâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَى أَمْرَهُ إِذَا حَفِظَهُ
اَلرِّعْيُ [er-riʹy] (râ’nın kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Ot, giyâh maʹnâsına.
اَلرَّعْيُ [er-raʹy] (râ’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Masdardır, otlanmak maʹnâsına; yukâlu: رَعَيْتُ الْإِبِلَ أَرْعَاهَا رَعْيًا ve yukâlu: فُلَانٌ يَرْعَى عَلَى أَبِيهِ أَيْ يَرْعَى غَنَمَهُ Ve
رَعْيٌ [raʹy] Otlamağa dahi derler; yukâlu: رَعَى الْعَيْرُ الْكَلَأَ بِنَفْسِهِ رَعْيًا Ve عَيْرٌ [ʹayr] hımâra derler. Ve
رَعْيٌ [raʹy] Yıldıza nazar kılmağa dahi derler; tekûlu: رَعَيْتُ النُّجُومُ إِذَا رَقَبْتَهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı