el-Baṯir ~ اَلْبَطِرُ

Kamus-ı Muhit - البطر maddesi

اَلْبَطِرُ [el-Baṯir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Esmâdandır: Naṡr b. Aḩmed b. el-Baṯir muhaddistir.

اَلْبَطْرُ [el-baṯr] (bâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَطَرَهُ بَطْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا شَقَّهُ

اَلْبِطْرُ [el-biṯr] (bâ’nın kesriyle) Heder ve bâtıl maʹnâsınadır; yukâlu: ذَهَبَ دَمُهُ بِطْرًا أَيْ هَدَرًا

اَلْبَطَرُ [el-baṯar] (bâ’nın ve mîm’in fethiyle) İfrât üzere şâdumân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَطِرَ الرَّجُلُ بَطَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَشِطَ وَأَشِرَ Ve bir adamın niʹmet ve mâlı pek firâvân olmakla tahammülüne bî-hazm ve bî-havsala olduğundan nâşî mest gibi medhûş ve hayrân olmak maʹnâsınadır ki nev-devletân ve mest-i mey-i ikbâl ü sâmân olanların şîvesidir; yukâlu: بَطِرَ الرَّجُلُ إِذَا حَارَ وَدُهِشَ مِنْ قِلَّةِ احْتِمَالِ النِّعْمَةِ Ve mâl ve niʹmet ve ikbâlin vefret ve temâdîsi sebebiyle küfrân-ı niʹmetle tugyân eylemek maʹnâsınadır. Bundan lisânımızda buturluk ile taʹbîr olunur ki ʹArabiyyeden me΄hûzdur; yukâlu: بَطِرَ الرَّجُلُ إِذَا طَغَى بِالنِّعْمَةِ Râġıb Müfredât’ta دَهِشٌ يَعْتَرِي الْإِنْسَانَ مَعَ سُوءِ احْتِمَالِ النِّعْمَةِ وَقِلَّةِ الْقِيَامِ بِحَقِّهَا وَصَرْفِهَا إِلَى غَيْرِ وَجْهِهَا ʹibâretiyle tefsîr eylemiştir. Ve

بَطَرٌ [baṯar] Bir nesne kerâhet ve istikbâha lâyık değil iken onu kerîh ve kabîh görmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَطِرَ الشَّيْءَ إِذَا كَرِهَهُ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَسْتَحِقَّ الْكَرَاهَةَ Ve

بَطَرُالْحَقِّ [baṯaru’l-ḩaḵḵ] Hak olan nesneden tekebbür ve tecebbür sebebiyle ibâ ve iʹrâz eylemekten ʹibârettir. Mü΄ellif bununla işbu “اَلْكِبْرُ بَطَرُ الْحَقِّ” hadîsine telmîh eylemiştir. Kâle fi’n-Nihâye ve minhu’l-hadîsu: “اَلْكِبْرُ بَطَرُ الْحَقِّ” هُوَ أَنْ يَجْعَلَ مَا جَعَلَهُ اللهُ حَقًّا مِنْ تَوْحِيدِهِ وَعِبَادَتِهِ بَاطِلاً وَقِيلَ هُوَ أَنْ يَتَجَبَّرَ عِنْدَ الْحَقِّ فَلاَ يَرَاهُ حَقًّا وَقِيلَ هُوَ أَنْ يَتَكَبَّرَ عَنِ الْحَقِّ فَلاَ يَقْبِلَهُ Pes mü΄ellif kavl-i sâlise zâhib olmuştur.

Vankulu Lugatı - البطر maddesi

اَلْبَطْرُ [el-baṯr] (bâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Yarmak maʹnâsına gelir; yukâlu: بَطَرْتُ الشَّيْءَ أَبْطُرُهُ بَطْرًا

اَلْبِطْرُ [el-biṯr] (bâ’nın kesri ve ṯâ’nın sükûnuyla) هَدَرٌ [heder] maʹnâsına; yukâlu: ذَهَبَ دَمُهُ بِطْرًا أَيْ هَدَرًا

اَلْبَطَرُ [el-beṯar] (fethateynle) Harın olmak yaʹnî güre olmak; yukâlu: بَطِرَ يَبْطَرُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَيُقَالُ بَطِرْتَ عَيْشَكَ كَمَا يُقَالُ رَشَدْتَ أَمْرَكَ Yaʹnî maʹîşetini muntazam kıldın. Ve

بَطَرٌ [beṯar] Hayret maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı