eṡ-ṡayyit ~ اَلصَّيِّتُ

Kamus-ı Muhit - الصيت maddesi

اَلصَّيِّتُ [eṡ-ṡayyit] (yâ’nın şeddesiyle سَيِّدٌ [seyyid] vezninde) Pek sesli bülend-âvâz şahsa denir; yukâlu: رَجُلٌ صَيِّتٌ أَيْ شَدِيدُ الصَّوْتِ

اَلصِّيتُ [eṡ-ṡît] (ṡâd’ın kesriyle) Bu dahi صَوْتٌ [ṡavt] ve صَاتٌ [ṡât] kelimeleri gibi beyne’n-nâs zikr-i cemîl ve nîk-nâm maʹnâsına istiʹmâl olunur. Bunun aslı صِوْتٌ idi ki ṡâd’ın kesriyle vâv yâ’ya kalb olunmuştur صَوْتٌ مَسْمُوعٌ ile ذِكْرٌ جَمِيلٌ maʹnâsını fark için gûyâ ki fiʹl vezninde binâ-yı mahsûsa vazʹ olunmuştur. Ve صِيتَةٌ [ṡîtet] dahi bu maʹnâyadır hâ’yla; yukâlu: لَهُ صَوْتٌ فِي النَّاسِ وَصَاتٌ وَصِيتٌ وَصِيتَةٌ أَيْ ذِكْرٌ حَسَنٌ Ve

صِيتٌ [ṡît] Demirci çekicine denir, مِطْرَقَةٌ [miṯraḵat] maʹnâsına. Ve kuyumcuya denir, صَائِغٌ [ṡâ΄iġ] maʹnâsına. Ve kılıç ve bıçak makûlesine cilâ verip zağlayan kimseye denir.

Vankulu Lugatı - الصيت maddesi

اَلصَّيِّتُ [eṡ-ṡayyit] (ṡâd’ın fethi ve yâ’nın kesri ve teşdîdiyle) Pek âvâzlı; yukâlu: رَجُلٌ صَيِّتٌ أَيْ شَدِيدُ الصَّوْتِ

اَلصِّيتُ [eṡ-ṡît] (ṡâd’ın kesri ve yâ’nın sükûnuyla) Şol zikr-i cemîl maʹnâsınadır ki beyne’n-nâs meşhûr ola; zikr-i kabîha صِيتٌ [ṡît] demezler; yukâlu: ذَهَبَ صِيتُهُ فِي النَّاسِ وَأَصْلُهُ مِنَ الْوَاوِ وَإِنَّمَا انْقُلِبَتْ يَاءً لِانْكِسَارِ مَا قَبْلَهَا كَمَا قَالُوا رِيحٌ مِنَ الرَّوْحِ كَأَنَّهُمْ بَنَوْهُ عَلَى فِعْلٍ بِكَسْرِ الْفَاءِ لِلْفَرْقِ بَيْنَ الصَّوْتِ الْمَسْمُوعِ وَبَيْنَ الذِّكْرِ الْمَعْلُومِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı