el-ʹirv ~ اَلْعِرْوُ

Kamus-ı Muhit - العرو maddesi

اَلْعِرْوُ [el-ʹirv] (ʹaynın kesriyle) Nâhiye ve cânib maʹnâsınadır. Ve bir işi vaktiyle tutup ihtimâm eylemez olan adama denir; cemʹi أَعْرَاءٌ [aʹrâ΄] gelir; yukâlu: هُوَ عِرْوٌ أَيْ لَا يَهْتَمُّ بِالْأَمْرِ

اَلْعَرْوُ [el-ʹarv] (ʹayn’ın fethi [ve râ’nın sükûnuyla]) Bir adama bir kimse cerr ve me΄mûl zımnında kâbûs gibi gelip basmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَاهُ يَعْرُوهُ عَرْوًا إِذَا غَشِيَهُ طَالِبًا مَعْرُوفَهُ Ve bir nesneyi sattıktan sonra ona te΄essüfle melûl ve gamgîn olmak maʹnâsınadır; o nesnenin nefâseti hasebiyle kalbi ona müteʹallik olduğundan nâşî olur; عُرْوَةٌ [ʹurvet]-i âtiyeden me΄hûzdur; yukâlu: عُرِيَ فُلَانٌ إِلَى الشَّيْءِ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا بَاعَهُ ثُمَّ اسْتَوْحَشَ إِلَيْهِ Ve ısıtmak ʹilletinin ibtidâ titretmesi zuhûrunda üşütmek maʹnâsınadır; yukâlu: عُرِيَ الرَّجُلُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا أَصَابَتْهُ الْعَرْوَاءُ Ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - العرو maddesi

اَلْعِرْوُ [el-ʹirv] (ʹayn’ın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Hâlî olmak; yukâlu: أَنَا عِرْوٌ مِنْهُ أَيْ خِلْوٌ

اَلْعَرْوُ [el-ʹarv] (ʹayn’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bir nesneyi ihâta edip setr etmek; tekûlu: عَرَانِي هَذَا الْأَمْرُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı