el-ġubb ~ اَلْغُبُّ

Kamus-ı Muhit - الغب maddesi

اَلْغُبُّ [el-ġubb] (ġayn’ın zammıyla) Denizin şol taşkın dalgasına ve talazına denir ki karadan vâfirce ırak yere dek medd eyleye. Ve dere içi gibi derin ve çukur yere denir. Cemʹi أَغْبَابٌ [aġbâb] gelir ve غُبُوبٌ [ġubûb] gelir zammıla.

اَلْغَبُّ [el-ġabb] (ġayn’ın fethiyle) ve

اَلْغُبُوبُ [el-ġubûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bu dahi davar suyu gün aşırı içmek maʹnâsınadır; yukâlu: غَبَّتِ الْمَاشِيَةُ غَبًّا وَغُبُوبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا شَرِبَتْ يَوْمًا وَتَرَكَتْ يَوْمًا Ve ahbâb ziyâretine gün aşırı gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: غَبَّ الزَّائِرُ عَنِ الْقَوْمِ إِذَا جَاءَهُمْ يَوْمًا وَتَرَكَ يَوْمًا Ve et çok durmakla bozulup kokmak maʹnâsınadır; yukâlu: غَبَّ اللَّحْمُ إِذَا أَنْتَنَ Ve bir yerde gecelemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَبَّ فُلاَنٌ عِنْدَنَا إِذَا بَاتَ Ve minhu’l-meselu: “رُوَيْدَ الشِّعْرَ يَغِبَّ” بِالنَّصْبِ Yaʹnî “Nazm eylediğin eşʹârda temehhül ve te΄ennî ile birden ʹacele edip âşikâre eyleme, tâ ki üzerinden zamân mürûr edip sen dahi gereği gibi tehzîb ve tenkîh eyleyesin.” Bir mâddede istiʹmâl-i te΄ennî ve terk-i ʹacele eylemek maʹrizinde darb olunur.

اَلْغِبُّ [el-ġibb] (ġayn’ın kesri ve bâ’nın teşdîdiyle) Bir nesnenin ʹâkıbet ve encâmına denir; yukâlu: غِبُّ اْلأَمْرِ أَيْ عَاقِبَتُهُ Ve

غِبٌّ [ġibb] Masdar olur, deve gün aşırı suya gelmek maʹnâsına; yukâlu: غَبَّتِ اْلإِبِلُ غِبًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا وَرَدَتْ يَوْمًا وَظَمِئَتْ يَوْمًا Ve haftada bir kerre ahbâb ziyâretine gelmek maʹnâsınadır.

Vankulu Lugatı - الغب maddesi

اَلْغِبُّ [el-ġibb] (ġayn’ın kesriyle) Deve bir gün suya gelip bir gün terk etmek; tekûlu: غَبَّتِ الْإِبِلُ تَغِبُّ غِبًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي ve tekûlu: غَبَبْتُ عَنِ الْقَوْمِ إِذَا جِئْتَ يَوْمًا وَتَرَكْتَ يَوْمًا Ve bir gün ısıtma tutup bir gün terk etmeğe غِبٌّ [ġibb] dedikleri bundandır. Ve ziyârette olan غِبٌّ [ġibb] baʹzılar eyitti hafta da bir kerre olandır; yukâlu: “زُرْ غِبًّا تَزْدَدْ حُبًّا” Ve her şey΄in ʹâkibetine غِبٌّ [ġibb] derler; yukâlu: غَبَّتِ الْأُمُورُ أَيْ صَارَتْ إِلَى أَوَاخِرِهَا Ve et râyiha bağlamak maʹnâsına da gelir; yukâlu: غَبَّ اللَّحْمُ أَيْ أَنْتَنَ Ve akşamlamak maʹnâsına da gelir; ve minhu kavluhum: رُوَيْدَ الشِّعْرَ يَغِبُّ Yaʹnî şirʹi te΄ennî eyledi, akşamdan sabâha ve sabâhtan akşama te΄hîr etmekle.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı