اَلْغَبْطُ [el-ġabṯ] (حَبْطٌ [ḩabṯ] vezninde) Koyun ve keçi makûlesinin kuyruğu ve gövdesi semiz midir, zebûn mudur diye kuyruğunu yâ sırtını el ile yoklamak maʹnâsınadır; yukâlu: غَبَطَ الْكَبْشَ غَبْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَسَّ أَلْيَتَهُ لِيَنْظُرَ أَبِهِ طِرْقٌ أَمْ لاَ وَظَهْرَهُ لِيَعْرِفَ هُزَالَهُ مِنْ سِمَنِهِ Ve hased eylemek maʹnâsınadır ki bir kimsenin zevâl-i niʹmetini temennî eylemekten ʹibârettir; yukâlu: غَبَطَ فُلاَنًا وَغَبِطَهُ غَبْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا حَسَدَهُ Ve reşk eylemek maʹnâsınadır ki bir kimsenin nâ΄il olduğu niʹmet sâhibinden zâ΄il olmayarak kendisi de ona mazhar olmağı temennî eylemekten ʹibârettir; yukâlu: غَبَطَهُ إِذَا تَمَنَّى نِعْمَتَهُ عَلَى أَنْ لاَ تَتَحَوَّلَ مِنْهُ
اَلْغُبُطُ [el-ġubuṯ] (zammeteynle) Cemʹi. Ve
غَبِيطٌ [ġabîṯ] Düz yere dahi derler. Ve
غَبِيطٌ [Ġabîṯ] Bir derenin dahi ismidir; Sahrâ-yı Ġabîṯ dedikleri bundan me΄hûzdur.
اَلْغَبْطُ [el-ġabṯ] (ġayn’ın fethi ve bâ’nın sükûnu ile) Koçun kuyruğın yoklamaktır, yağı var mıdır bilmek için. Ve
غَبْطٌ [ġabṯ] Hüsn-i hâl üzere olmağa dahi derler; ve kavluhum: اَللَّهُمَّ غَبْطًا لَا هَبْطًا أَيْ نَسْأَلُكَ الْغِبْطَةَ وَنَعُوذُ بِكَ أَنْ نَهْبِطَ عَنْ حَالِنَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı