el-kusâmet ~ اَلْقُسَامَةُ

Kamus-ı Muhit - القسامة maddesi

اَلْقُسَامَةُ [el-kusâmet] (ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] vezninde) Mâl-ı sadakaya ıtlâk olunur, beyne’l-fukarâ΄ maksûm olduğu için. Ve taksîm-i mâl eden adamın kendi için re΄s-i mâldan ifrâz eylediği nesneye denir. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: “إِيَّاكُمْ وَالْقُسَامَةَ” وَهِيَ مَا يَعْزِلُهُ الْقَسَّامُ لِنَفْسِهِ Ve bu ecr-i muʹayyenden başka olandır ki hâlen kısmet kâtibleri hılâl-i tahrîrde tesâdüf eyledikleri baʹzı nefîs nesneleri ihtilâs ederler, işte o قُسَامَةٌ [ḵusâmet]tir ve harâmdır, niteki Nihâye’de musarrahtır. İntehâ.

اَلْقَسَامَةُ [el-ḵasâmet] (سَلَامَةٌ [selâmet] vezninde) Güzel olmak maʹnâsınadır; eczâ-i hüsnün her aʹzâsına maksûm olması tasavvuruyla قِسْمٌ [ḵism]den mutasarrıftır; yukâlu: قَسُمَ الْغُلَامُ قَسَامَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا كَانَ جَمِيلًا Ve ism olur, beyne’l-ʹadüvv ve’l-müslimîn vâkiʹ olan sulh ve salâha denir ki her taraf ondan hisse-yâb olur; cemʹi قَسَامَاتٌ [ḵasâmât] gelir; yukâlu: وَقَعَ بَيْنَ الْعَدُوِّ وَالْمُسْلِمِينَ قَسَامَةٌ أَيْ هُدْنَةٌ Ve

قَسَامَةٌ [ḵasâmet] Şol cemâʹate denir ki bir nesne hakkında yemîn edip onu ahz edeler yâhûd onun hakkında şehâdet edeler; yukâlu: هُمْ قَسَامَةٌ وَهِيَ جَمَاعَةٌ يُقْسِمُونَ عَلَى الشَّيْءِ وَيَأْخُذَونَهُ أَوْ يَشْهَدُونَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı