اَلْمَأَرُ [el-me΄er] (fethateynle) Yara azıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَئِرَ الْجُرْحُ مَأَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا انْتَقَضَ Ve bir kimseye derûnda kîn ve ʹadâvet bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: مَئِرَ عَلَيْهِ إِذَا اعْتَقَدَ عَدَاوَتَهُ
اَلْمَأْرُ [el-me΄r] (mîm’in fethi ve hemzenin sükûnuyla) Kırbayı doldurmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَأَرَ السِّقَاءَ مَأْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا مَلَأَهُ Ve nâsın beynlerini ifsâd ile birbirine düşürmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَأَرَ بَيْنَ الْقَوْمِ إِذَا أَفْسَدَ وَأَغْرَى
اَلْمَأْرُ [el-me΄r] (mîm’in fethi ve hemzenin sükûnuyla) Birkaç kimsenin beynine ʹadâvet bırakıp ifsâd etmek.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı