el-mufḵir ~ اَلْمُفْقِرُ

Kamus-ı Muhit - المفقر maddesi

اَلْمُفْقِرُ [el-mufḵir] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) Kavî ve zûr-mend insân ve hayvâna ıtlâk olunur, فِقْرَةٌ [fiḵret]-i kaviyye sâhibi demektir. Ve binilmek zamânı takarrüb eylemiş taya ıtlâk olunur; yukâlu: مُهْرٌ مُفْقِرٌ إِذَا حَانَ لَهُ أَنْ يُرْكَبَ Ve bir mâddenin gereği gibi ʹuhdesinden gelip zâbit ve muktedir olan adama ıtlâk olunur; yukâlu: إِنَّهُ لَمُفْقِرُ هَذَا الْأَمْرِ أَيْ مُقْرِنٌ لَهُ ضَابِطٌ

اَلْمُفَقَّرُ [el-mufaḵḵar] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Şol kılıca denir ki sırtında فِقْرَةٌ [fiḵret] şeklinde düzce gedikleri olarak masnûʹ ola, Türkîde kırk merdiven dedikleridir. Ve

مُفَقَّرٌ [mufaḵḵar] ʹUhdesine ihâle olunan her umûru ke-mâ yenbagî icrâ eder olan adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ مُفَقَّرٌ أَيْ مُجْرِئٌ لِكُلِّ مَا أُمِرَ بِهِ

Vankulu Lugatı - المفقر maddesi

اَلْمُفَقَّرُ [el-mufaḵḵar] (mîm’in zammı ve fâ’nın fethi ve teşdîdiyle) Şol kılıçtır ki arkasında gedikleri ola; yukâlu: سَيْفٌ مُفَقَّرٌ أَيْ فِي مَتْنِهِ حُزُوزٌ Ve حَزٌّ [ḩazz] zâ-yı muʹceme ile katʹ maʹnâsınadır. Ve sâhib-i Ṡurâḩ’ın bu makâmda مُفَقَّرٌ [mufaḵḵar]ı “şemşîr-i dürüst”le tefsîri zâhir-i kelâm-ı Cevherî’ye muhâlif olur, eger dürüst sîn-i mühmele ile olursa; ve eger muʹceme ile olursa tefsîr müfessere müsâvî ve mutâbık olmaz, meger ki tashîf-i nüssâh olup “dürüşt”ten tahrîf olunmuş ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı