el-muher ~ اَلْمُهَرُ

Kamus-ı Muhit - المهر maddesi

اَلْمُهَرُ [el-muher] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) مُهْرَةٌ [muhret]in cemʹidir, göğüste ustuç gibi birbirine girişmiş sokuşturma mafsallara, ʹalâ-kavlin kaburgaların uçlarında kıtırdak taʹbîr olunan yumuşakça kemiklere denir. Ve bu maʹnâda Fârisî zann olunur.

اَلْمَهْرُ [el-mehr] (نَهْرٌ [nehr] vezninde) صَدَاقٌ [ṡadâḵ] maʹnâsınadır ki hatun tezevvücünde taʹyîn olunan bedel-i nikâhtır, kâbîn taʹbîr olunur. Cemʹi مُهُورٌ [muhûr]dur; yukâlu: عَيَّنَ لَهَا الْمَهْرَ أَيِ الصَّدَاقَ Ve

مَهْرٌ [mehr] Masdar olur, nikâh ʹakdinde zevce için kâbîn taʹyîn eylemek, ʹalâ-kavlin kâbîn vermek maʹnâsına; yukâlu: مَهَرَ الْمَرْأَةَ مَهْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالْأَوَّلِ إِذَا جَعَلَ لَهَا مَهْرًا أَوْ أَعْطَاهَا مَهْرًا

اَلْمُهْرُ [el-muhr] (mîm’in zammıyla) Devenin göğsü ortasında olan kemiğe denir ki كِرْكِرَةٌ [kirkiret] dahi derler ve ona مُهْرَةٌ [muhret] dahi denir hâ’yla. Ve

مُهْرٌ [muhr] Ebû cehl karpuzunun semerine denir. Cemʹi مِهَرَةٌ [miheret]tir, عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde. Ve

مُهْرٌ [muhr] At kısmının veledine denir ki küçüğüne kulun ve büyüceğine tay taʹbîr olunur. ʹAlâ-kavlin atın ve sâ΄ir dâbbenin en evvelki dölüne denir. Cemʹi أَمْهَارٌ [emhâr] ve مِهَارٌ [mihâr] gelir mîm’in kesriyle ve مِهَارَةٌ [mihâret] gelir hâ’yla; mü΄ennesinde مُهْرَةٌ [muhret] denir. Ve

مُهْرَةٌ [muhret] Boncuğa denir, nisvân tâ΄ifesi ondan pek hoşlanıp tezeyyün ederler. ʹAlâ-kavlin bu Fârisîdir. Mütercim der ki vâkıʹâ Burhân’da Fârisî olarak mersûmdur, ʹArab dahi istiʹmâl ederler. Ve hâlen lisân-ı nâsta خَاتَمٌ [ḣâtem]e mühr taʹbîri bundan me΄hûzdur, baʹzı boncuk envâʹından ʹakîk ve süleymânî makûlesi ahcârdan ittihâz olunduğuna mebnî. Ve مُهْرٌ [muhr] lafzını ʹArabî olarak tasarruf ve istiʹmâlle meselâ mektûbu تَمْهِيرٌ [temhîr] eyledim dedikleri müvelleddir, belki خَتْمٌ [ḣatm] taʹbîr olunmak fesâhattir.

Vankulu Lugatı - المهر maddesi

اَلْمَهْرُ [el-mehr] (mîm’in fethiyle ve hâ’nın sükûnuyla) ʹAvret için verilen kâbîn akçesi, صَدَاقٌ [ṡadâḵ] maʹnâsına. Ve zikr olunan akçeyi taʹyînine dahi derler; yukâlu: مَهَرْتُ الْمَرْأَةَ أَمْهَرُهَا مَهْرًا

اَلْمُهْرُ [el-muhr] (mîm’in zammı ve hâ’nın sükûnuyla) At kulunu, veled-i feres maʹnâsına. Ve

مُهْرٌ [muhr] Atın göğsü üzere olan kemiğe dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı