اَلْمُهْدُ [el-muhd] ve
اَلْمُهْدَةُ [el-muhdet] (mîm’lerin zammıyla) Beşik gibi domalıç tümsek yere denir. ʹAlâ-kavlin alçak olarak düz ve yumuşak yere denir. Cemʹi مِهَدَةٌ [mihedet] gelir, عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde) ve أَمْهَادٌ [emhâd] gelir.
اَلْمَهْدُ [el-mehd] (عَهْدٌ [ʹahd] vezninde) Küçük çocuk için tehyi΄e ve tavti΄e olunan mevziʹe denir ki beşik taʹbîr olunur, Fârisîde gehvâre denir; yukâlu: أَضْجَعَ الصَّبِيَّ فِي الْمَهْدِ وَهُوَ مَا يُهَيَّأُ وَيُوَطَّأُ Ve
مَهْدٌ [mehd] Arza ıtlâk olunur. Cemʹi مُهُودٌ [muhûd] gelir. Ve
مَهْدٌ [mehd] Masdar olur, yayıp döşemek maʹnâsına; yukâlu: مَهَدَ الْفِرَاشَ مَهْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا بَسَطَهُ Ve kâr ve kesb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَهَدَ الرَّجُلُ إِذَا كَسَبَ وَعَمِلَ
اَلْمَهْدُ [el-mehd] (mîm’in fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Oğlan beşiği. Ve
مَهْدٌ [mehd] Döşemek maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: مَهَدْتُ الْفِرَاشَ مَهْدًا إِذَا بَسَطْتَهُ وَوَطَّأْتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı