el-hetr ~ اَلْهَتْرُ

Kamus-ı Muhit - الهتر maddesi

اَلْهَتْرُ [el-hetr] (سَتْرٌ [setr] vezninde) Bir adamın ʹırz ve nâmûsuna halel verecek kavl ve fiʹl ile hark ve berbâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هَتَرَ عِرْضَ فُلاَنٍ هَتْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَزَقَهُ Ve bir adamı pîrlik fertût ve şûrîde-dimâg eylemek maʹnâsına; yukâlu: هَتَرَهُ الْكِبَرُ إِذَا جَعَلَهُ مُهْتَرًا

اَلْهُتْرُ [el-hutr] (hâ’nın zammıyla) Pîrlikten yâhûd bir ʹillet yâ hüzn ve keder makûlesi ʹârızadan nâşî ʹakl ve şuʹûra ʹârız olan zevâl ve ihtilâle denir ki ismdir; yukâlu: عَرَضَ لَهُ الْهُتْرُ وَهُوَ ذَهَابُ الْعَقْلِ مِنْ كِبَرٍ أَوْ مَرَضِ أَوْ حُزْنٍ

اَلْهِتْرُ [el-hitr] (hâ’nın kesriyle) Yalan söze denir; yukâlu: هُوَ أَهْلُ الْهِتْرِ أَيِ الْكَذِبِ Ve âfet ve dâhiyeye denir; cemʹi أَهْتَارٌ [ehtâr]dır; ve minhu yukâlu: إِنَّهُ لَهِتْرُ أَهْتَارٍ أَيْ دَاهِيَةٌ مِنَ الدَّوَاهِي ve yukâlu: هِتْرٌ هَاتِرٌ مُبَالَغَةً Ve emr-i ʹacîb maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَى بِهِتْرٍ أَيْ أَمْرٍ عَجَبٍ Ve hatâ ve sakat ve bî-maʹnâ söze denir; yukâlu: جَاءَ بِهِتْرٍ مِنَ الْقَوْلِ أَيْ بِسَقَطٍ وَخَطَإٍ Ve gecenin nısf-ı evveline denir, dâhiyeye teşbîhen.

Vankulu Lugatı - الهتر maddesi

اَلْهِتْرُ [el-hitr] (hâ’nın kesri ve tâ’nın sükûnuyla) Sâkıt olan kelâma derler. Ve

هِتْرٌ [hitr] Kezâlik emr-i ʹacîbe ve dâhiyeye yaʹnî âfete derler. Ve bu sebebden bir kimse ki ziyâde zekî ve sâhib-i re΄y olsa “إِنَّهُ لَهِتْرُ أَهْتَارٍ” derler, âfetlerden bir âfet maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı