اَلْهَيْمَانُ [el-heymân] عَطْشَانُ [ʹaṯşân] vezninde ve mürâdifidir. Ve هَيْمَاءُ [heymâ΄] marazına uğramış deveye denir; cemʹi هِيَامٌ [hiyâm]dır, كِتَابٌ [kitâb] vezninde.
اَلْهَيْمُ [el-heym] (hâ’nın fethiyle) ve
اَلْهَيَمَانُ [el-heyemân] (fetehâtla) ʹÂşık olmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَامَ الرَّجُلُ يَهِيمُ هَيْمًا وَهَيَمَانًا إِذَا أَحَبَّ امْرَأَةً
اَلْهَيْمَانُ [el-heymân] (hâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Susuz deve.
اَلْهَيَمَانُ [el-heyemân] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: هَامَ عَلَى وَجْهِهِ يَهِيمُ هَيْمًا وَهَيَمَانًا إِذَا ذَهَبَ مِنَ الْعِشْقِ أَوْ غَيْرِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı