budun ~ بُدُنٌ

Kamus-ı Muhit - بدن maddesi

اَلْبَدَنُ [el-beden] (fethateynle) Baştan ve ellerden ve ayaklardan mâ-ʹadâ gövdeye denir, ʹalâ-kavlin ʹuzv maʹnâsınadır yâhûd zebh olunmuş devenin gövdesine mahsûstur ki sâ΄irde mecâz olur; yukâlu: هُوَ ضَعِيفُ الْبَدَنِ وَهُوَ مِنَ الْجَسَدِ مَا سِوَى الرَّأْسِ وَالشَّوَى أَوِ الْعُضْوُ أَوْ خَاصٌّ بَأَعْضَاءِ الْجَزُورِ Ve

بَدَنٌ [beden] Yaşlı pîr adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ بَدَنٌ أَيْ مُسِنٌّ Ve kısa zırha ıtlâk olunur; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ بَدَنٌ أَيْ دِرْعٌ قَصِيرَةٌ [Ve] بَدَنٌ [beden] lafzının cemʹi أَبْدَانٌ [ebdân]dır. Ve koca dağ keçisi tekesine denir; bunun cemʹi أَبْدُنٌ [ebdun] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] vezninde. Ve

بَدَنٌ [beden] Bir adamın haseb ve nesebine ıtlâk olunur; yukâlu: فُلَانٌ كَرِيمُ الْبَدَنِ أَيِ النَّسَبِ وَالْحَسَبِ

Vankulu Lugatı - بدن maddesi

اَلْبُدُنُ [el-budun] (zammeteynle) Cemʹi. Ve

بُدُنٌ [budun] Kezâlik davar semirmeğe ve eti sık olmağa dahi derler. Ve بُدْنٌ [budn] dahi câ΄izdir dâl’ın sükûnuyla,عُسُرٌ [ʹusur]le عُسْرٌ [ʹusr] gibi; tekûlu minhu: بَدُنَ الرَّجُلُ يَبْدُنُ بُدُنًا إِذَا ضَخُمَ

اَلْبَدَنُ [el-beden] (fethateynle) İnsânın cesedi. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿فَالْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ﴾ (يونس، 92) قَالُوا بِجَسَدِكَ لَا رُوحَ فِيهِ قَالَ الْأَخْفَشُ وَأَمَّا قَوْلُ مَنْ قَالَ بِدِرْعِكَ فَلَيْسَ بِشَيْءٍ Ve دِرْعٌ [dirʹ] zırh maʹnâsınadır, ʹalâ-mâ se-yecî΄u. Bu zikr olunan Cevherî kelâmıdır. Ve baʹzı tefsîrde نُنَجِّي kelimesin نَجْوَى [necvâ]ya ilkâ etmekle tefsîr etmişler, süpürüntülük maʹnâsına, lâkin Ḵur΄ân-ı ʹazîmde sâ΄ir mevâziʹde vâkiʹ olan نُنَجِّي cümle نَجَاةٌ [necât] maʹnâsınadır. Ve

بَدَنٌ [beden] Müsinn maʹnâsına da gelir; yukâlu: رَجُلٌ بَدَنٌ أَيْ مُسِنٌّ وَوَعِلٌ بَدَنٌ مِثْلُه Ve وَعِلٌ [veʹil] ʹayn-ı mühmele ile yaban keçisidir. Ve

بَدَنٌ [beden] Kısa zırha dahi derler.



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı