اَلْبَرَدُ [el-bered] (fethateynle) Doluya denir ki gökten yağar, حَبُّ الْغَمَامِ [ḩabbu’l-ġamâm] dahi derler ve yukâlu: بُرِدَ الْقَوْمُ عَلَى بِنَاءِ الْمَفْعُولِ إِذَا وَقَعَ بِهِمُ الْبَرَدُ Ve
بَرَدٌ [Bered] Bir mevziʹ adıdır.
اَلْبَرْدُ [el-berd] (bâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Soğuk ki ıssının mukâbilidir. Ve soğutmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: سَقَيْتُهُ شُرْبَةً بَرَدْتُ فُوَادَهُ أَبْرُدُهُ بَرْدًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
بَرْدٌ [berd] Nevme dahi ıtlâk olunur, kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا﴾ (النبأ 24)
اَلْبُرُودُ [el-burûd] zammeteynle) ve
اَلْأَبْرَادُ [el-ebrâd] (feth-i hemze ile) Kezâlik cemʹidir. Ve
بُرْدٌ [Burd] Esmâ-i ricâldendir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı