cill ~ جِلٌّ

Kamus-ı Muhit - جل maddesi

جَلٌّ [cell] (cîm’in fethi ve zammıyla) Gemi yelkenine denir, شِرَاعٌ [şirâʹ] maʹnâsına; cemʹi جُلُولٌ [culûl]dur. Ve

جَلٌّ [Cell] ʹArabdan bir cemâʹatin pederi ismidir. Ve جَلِيلٌ [celîl] maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْرٌ جَلٌّ أَيْ جَلِيلٌ Ve hakîr maʹnâsına olmakla zıdd olur. Ve

جَلٌّ [cell] ve

جَلَّةٌ [cellet] Masdar olur, el ile deve kığını biriktirmek maʹnâsına; yukâlu: جَلَّ الْبَعْرَ جَلًّا وَجَلَّةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَمَعَهُ بِيَدِهِ Ve cinâyet maʹnâsınadır; tekûlu: جَلَلْتَ هَذَا عَلَى نَفْسِكَ أَيْ جَنَيْتَهُ Ve

جَلٌّ [cell] Celâ-yı vatan eylemek maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir nesnenin göm ve muʹzam olanını almak maʹnâsınadır; yukâlu: جَلُّوا الْأَقِطَ جَلاًّ إِذَا أَخَذُوا جُلَالَهُ Ve

جَلٌّ [Cell] Bir cemâʹat adıdır.

اَلْجُلُّ [el-cull] (cîm’in zammıyla) جُلَالٌ [culâl] gibi bir şey΄in vâfir ve muʹzamına denir; yukâlu: أَخَذَ جُلَّهُ وَجُلَالَهُ وَكِبْرَهُ أَيْ مُعْظَمَهُ Ve

جُلٌّ [cull] Dâbbe çuluna denir; çul جُلٌّ [cull] muharrefidir. Cîm’in fethiyle de câ΄izdir, cemʹi جِلَالٌ [cilâl]dir cîm’in kesriyle ve أَجْلَالٌ [eclâl]dir; yukâlu: رَفَعَ جُلَّ الْفَرَسِ أَيْ مَا يَلْبَسُهُ لِيُصَانَ بِهِ Mütercim der ki Râġib’in Mufredât’ta beyânına göre جُلٌّ [cull] kendisiyle muʹzam-ı şey΄ örtülecek pûşişe denir, cull-i feres ve culle-i temr bu maʹnâdandır, صَحِيفَةٌ [ṡaḩîfet] maʹnâsına olan مَجَلَّةٌ [mecellet] dahi bundandır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve

جُلٌّ [cull] (kezâlik feth ve zammla) Yâsemîn dedikleri çiçeğe denir. Ve verd ismidir ki gül taʹbîr olunan maʹrûf şükûfedir, gerek ak ve kırmızı ve sarı olsun; müfredi جُلَّةٌ [cullet]tir. Şârihin beyânına göre gul-i Fârisî muʹarrebidir. Ve

جُلٌّ [Cull] Vâḵiṡa kurbünde bir su adıdır. Ve Cull b. Ḩiḵḵ, Ṯayyi΄ kabîlesi nesebindendir. Ve

جُلٌّ [cull] Çadır ve alaçık ve binâ kurulan yere denir ki oba yeri olacaktır; yukâlu: جُلُّ بَيْتِكَ أَيْ حَيْثُ ضُرِبَ وَبُنِيَ

Vankulu Lugatı - جل maddesi

اَلْجِلُّ [el-cill] (cîm’in kesriyle) Ekinin hasâd hâlinde olan kumaşına derler. Ve

جِلٌّ [cill] Celîl maʹnâsına da gelir; yukâlu: مَا لَهُ دِقٌّ وَلَا جِلٌّ أَيْ دَقِيقٌ وَلَا جَلِيلٌ

اَلْأَجِلَّةُ [el-ecillet] (hemzenin fethi ve cîm’in kesri ile) جِلَالٌ [cilâl]in cemʹi, çullar maʹnâsına. Ve gâh olur جُلٌّ [cull] gül maʹnâsına da istiʹmâl olunur, verd gibi Fârisî-i muʹarreb olmak üzere, nitekim baʹzı eşʹârda vâkiʹ olmuştur. Ve

جُلٌّ [cull] Bir nesnenin muʹzamına dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı