žerûr ~ ذَرُورٌ

Kamus-ı Muhit - ذرور maddesi

اَلذَّرُورُ [ež-žerûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Göz otuna denir, dârû-yı çeşm maʹnâsına, tûtiyâ ve sürme ve sâ΄iri gibi. Ve

ذَرُورٌ [žerûr] Bir nevʹ ʹıtr adıdır ki Hind’den gelir. Cemʹi أَذِرَّةٌ [ežirret] gelir, أَجِلَّةٌ [ecillet] gibi.

Şârih der ki bu mâdde saçmak maʹnâsına mevzûʹdur, maʹânî-i sâ΄ire ondan münşaʹibdir. Hurde karıncaya ذَرَّةٌ [žerret] ıtlâkı saçılmış dâneye teşbîhledir ve vezn-i mezbûr ondan müteferriʹdir ve şuʹâʹ-ı şems sebebiyle pencere ve bacalar içre havâda müselsel toza ذَرَّةٌ [žerret] taʹbîri dahi ondan münşaʹibdir. İntehâ. Ve

ذَرٌّ [žerr] Masdar olur, tohum ve dâne makûlesini saçmak maʹnâsına; yukâlu: ذَرَّ الْحَبَّ وَالْمِلْحَ وَنَحْوَهُ ذَرًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا فَرَّقَهُ وَنَثَرَهُ Ve göze göz otu ekmek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَّ الذَّرُورَ إِذَا طَرَحَهُ فِي الْعَيْنِ Ve neşr eylemek maʹnâsınadır; ve minhu: ذَرَّ اللهُ عِبَادَهُ فِي الْأَرْضِ إِذَا نَشَرَهُمْ Ve

ذَرٌّ [žerr] ve

ذُرُورٌ [žurûr] (مُرُورٌ [murûr] vezninde) Gövdenin yâhûd sâde etin arıklayıp ve rutûbeti çekilmekle siğil tarzında dâne dâne sûretinde olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَرَّ اللَّحْمُ ذَرًّا وَذُرُورًا إِذَا تَخَدَّدَ Ve ذَرَّةٌ [žerret] gibi yerden nebât uç göstermek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَرَّ الْبَقْلُ إِذَا طَلَعَ أَيْ أَدْنَى شَيْءٍ مِنْهُ كَالذَّرَّةِ Kezâlik güneşin ucu tulûʹ eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَرَّتِ الشَّمْسُ إِذَا طَلَعَتْ ve yukâlu: ذَرَّ قَرْنُ الشَّمْسِ إِذَا طَلَعَ Ve

ذَرٌّ [žerr] Müteʹaddî olur, nebâtı yer bitirmeğe başlayıp ucunu göstermek maʹnâsına; yukâlu: ذَرَّتِ الْأَرْضُ النَّبَاتَ ذَرًّا إِذَا أَطْلَعَتْهُ Ve bir adamın başının ilerisi ağarmaya başlamak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَرَّ الرَّجُلُ يَذُرُّ بِالضَّمِّ وَيَذَرُّ بِالْفَتْحِ ذَرًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا شَابَ مُقَدَّمُ رَأْسِهِ وَيَذَرُّ فِيهِ بِالْفَتْحِ شَاذٌّ Yaʹnî bâb-ı râbiʹden şâzdır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı