اَلذُّكْرَةُ [ež-žukret] (žâl’ın zammıyla) Bu dahi âvâze ve şöhret ve nâm maʹnâsınadır; yukâlu: لَهُ ذِكْرٌ وَذُكْرَةٌ أَيْ صِيتٌ Ve
ذُكْرَةٌ [žukret] Balta makûlesi âlâtın ağızlarına yaptıkları pûlâd kıtʹasına denir ki Dimaşḵî çelikten ederler. Ve keskinlik hâletine ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ وَسَيْفٌ ذُو ذُكْرَةٍ أَيْ حِدَّةٍ ve yukâlu: هَوُ أَذْكَرُ مِنْهُ أَيْ أَحَدُّ
اَلذِّكْرَةُ [ež-žikret] (žâl’ın kesriyle ve kâf’ın sükûnuyla) Kezâlik نِسْيَانٌ [nisyân]ın mukâbilidir. Ve
ذِكْرٌ [žikr] Sît ve sadâya ve medh ve senâya dahi derler. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿ص وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ﴾ (ص، 1) أَيِ الشَّرَفِ تَقُولُ ذَكَرْتُهُ ذِكْرَى مَمْنُوعًا عَنِ الصَّرْفِ Ve
ذِكْرَةٌ [žikret] Gâh olur müzekker maʹnâsına gelir; tekûlu: كَمِ الذِّكْرَةُ مِنْ وَلَدِكَ أَيِ الذُّكُورُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı