اَلزَّعْمُ [ez-zaʹm] ve
اَلزَّعَامَةُ [ez-zeʹâmet] (zâ’ların fethiyle) Kefîl olma maʹnâsınadır; yukâlu: زَعَمَ بِهِ زَعْمًا وَزَعَامَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا كَفَلَ بِهِ Ve
زَعْمٌ [zaʹm] (zây’ın fethiyle ve zammıyla) Zann ve gümân maʹnâsınadır; tekûlu: زَعَمْتَنِي كَذَا أَيْ ظَنَنْتَنِي Ve hayvânın sütü mukaddemce sıvık ve nâ-hoş iken iyi ve hoş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَعَمَ اللَّبَنُ إِذَا أَخَذَ يَطِيبُ
اَلزَّعْمُ [ez-zaʹm] (zâ’nın fethi ve zammı ve kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Söylemek, kavl maʹnâsına; yukâlu: زَعَمَ فُلَانٌ أَيْ قَالَ Ve
زُعْمٌ [zuʹm] Kefîl olmak maʹnâsına da gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı