اَلسَّوَسُ [es-seves] (fethateynle) Bir ʹillet adıdır ki dâbbe kısmının sağrısı semtlerinde hâdis olur. Ve
سَوَسٌ [seves] Masdar olur, dâbbe zikr olunan ʹillete uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: سَوِسَتِ الدَّابَّةُ سَوَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَصَابَهَا السَّوَسُ
اَلسُّوسُ [es-sûs] (sîn’in zammıyla) Tabîʹat maʹnâsınadır, yukâlu: اَلْكَرَمُ مِنْ سُوسِهِ أَيْ طَبِيعَتِهِ Ve asl ve bünyâd maʹnâsınadır; yukâlu: كَرِيمُ السُّوسِ أَيِ الْأَصْلِ Ve
سُوسٌ [sûs] Bir şecer-i maʹrûf ismidir ki ʹurûkunda halâvet ve fürûʹunda merâret olur, Türkîde meyân ve köküne meyân kökü taʹbîr olunur; bizim diyârlarda ondan şerbet yaparlar Ve
سُوسٌ [sûs] Güve taʹbîr olunan böceğe denir ki sûf ve şâl makûlesi esvâba düşer. Ve tahıl bitine ve diş kurduna dahi ıtlâk olunur. Ve
سُوسُ [Sûs] Ehvâz eyâletinde bir kazâ adıdır, Dânyâl peygamber ʹalâ-nebiyyinâ ve ʹaleyhi’s-selâm hazretlerinin merkadı ondadır. Onun şehriyle Tuster şehrinin sûrları tûfândan sonra binâ olunan sûrların akdemidir. Şehr-i mezbûru Sûs b. Sâm b. Nûḩ ʹaleyhi’s-selâm binâ eyledi. Ve
سُوسٌ [Sûs] Maġrib’de dahi bir beldenin ismidir ki Sûs-ı Aḵsâ taʹbîr olunur. Beynleri iki aylık mesâfedir. Ve Rûm ülkesinde dahi bir beldedir. Ve bir mevziʹin dahi ismidir.
اَلسَّوْسُ [es-sevs] (sîn’in fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Bir nesneye zikr olunan böcek vâkiʹ olmak; yukâlu: سَاسَ الطَّعَامُ يَسَاسُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَقَعَ فِيهِ السُّوسُ ve
سَوْسٌ [sevs] Koyuna bit düşmeğe dahi derler; yukâlu: سَاسَتِ الشَّاةُ إِذَا كَثُرَ قَمْلُهَا
اَلسُّوسُ [es-sûs] (sîn’in zammı ve meddiyle) Tabîʹat maʹnâsınadır; yukâlu: اَلْفَصَاحَةُ مِنْ سُوسِهِ أَيْ مِنْ طَبْعِهِ ve yukâlu: فُلَانٌ مِنْ سُوسِ صِدْقٍ وَتُوسِ صِدْقِ Yaʹnî asl-ı sahîh ve tabîʹat-ı sâdıkadandır. Ve تُوسٌ [tûs] dahi tâ-i müsennâtla tabîʹat maʹnâsınadır, nitekim mürûr etti. Ve
سُوسٌ [sûs] Güve dedikleri böcektir ki yüne ve taʹâma vâkiʹ olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı