عَادَ [ʹâde] صَارَ [ṡâre] maʹnâsınadır ki efʹâl-i nâkısadandır; yukâlu: عَادَ كَذَا أَيْ صَارَ Mütercim der ki bu mecâz-ı kevnî olup baʹdehu efʹâl-i nâkısa cümlesine ilhâk eylediler. رَجَعَ ve زَارَ maʹnâsına olursa fiʹl-i tâm olur.
عَادٌ [ʹÂd] (دَادٌ [dâd] vezninde) Selefte bir kabîle ismidir ki Hûd ʹaleyhi’s-selâm kavmidir, pederleri ismiyle müsemmâdır. قَوْمٌ [ḵavm] ve قَبِيلَةٌ [ḵabîlet] te΄vîliyle munsarıf ve gayr-i munsarıf olur. Ve
عَادُ [ʹâd] Halk maʹnâsına istiʹmâl olunur; tekûlu: مَا أَدْرِي أَيُّ عَادَ هُوَ أَيْ أَيُّ خَلْقٍ [Ve] عَادُ burada gayr-i munsarıftır.
عَادٌ [ʹÂd] Bir kabîlenin ismidir ki onlar Hûd ʹaleyhi’s-selâm kavmidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı