اَلْعَوَادِي [el-ʹavâdî] İri ağaçların diplerine gars olunmuş üzüm teveğine denir; müfredi عَادِيَةٌ [ʹâdiyet]tir. Ve
عَادِيَةُ [ʹÂdiyet] Mukellimu’ž-Ži΄b Uhbân radıyallâhu ʹanhu hazretlerinin vâlidesi ismidir.
اَلْعَادِيَةُ [el-ʹâdiyet] عَدِيٌّ [ʹadiyy] ile iki maʹnâ-yı evvellerde mürâdiftir, ʹalâ-kavlin عَدِيٌّ [ʹadiyy] piyâdegâna ve عَادِيَةٌ [ʹâdiyet] süvârîlere mahsûstur. Ve
عَادِيَةٌ [ʹâdiyet] Iraklığa denir; yukâlu: بَيْنَهُمَا عَادِيَةٌ أَيْ بُعْدٌ Ve bir adamı bir nesneden sarf eden meşgaleye denir; cemʹi عَوَادِي [ʹavâdî] gelir; yukâlu: صَرَفَتْهُ عَنْ كَذَا عَوَادٍ أَيْ صَوَارِفُ Ve dâ΄imâ حَمْضٌ [ḩamḋ] dedikleri şûr ot otlayan develere denir.
اَلْعَادِيَاتُ [el-ʹâdiyât] (dâl’ın kesriyle) Cemʹi. Ve
عَادِيَاتٌ [ʹâdiyât] Seğirtici atlara dahi derler. Ve
عَادِيَةٌ [ʹâdiyet] Zulme ve şerre dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı