ʹaṡûf ~ عَصُوفٌ

Kamus-ı Muhit - عصوف maddesi

اَلْعَصْفُ [el-ʹaṡf] (ʹayn’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Henüz gök ekin yaprağına denir, بَقْلُ الزَّرْعِ [baḵlu’z-zerʹ] maʹnâsına. Ve kavluhu taʹâlâ: ﴿كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ﴾ أَيْ كَزَرْعٍ أُكِلَ حَبُّهُ وَبَقِيَ تِبْنُهُ Yaʹnî “Ashâb-ı fîli dânesi yenip hemân samanı kalmış ekin şeklinde kıldı.” أَوْ كَوَرَقٍ أُخِذَ مَا كَانَ فِيهِ وَبَقِيَ هُوَ لاَ حَبَّ فِيهِ Yaʹnî “yâhûd dânesi alınıp dânesiz kalmış ekin yaprakları gibi kıldı.” أَوْ كَوَرَقٍ أَكَلَتْهُ الْبَهَائِمُ Yaʹnî “behâyim ekl edip kırıntısı kalmış yaprak gibi kıldı.” Ve

عَصْفٌ [ʹaṡf] Masdar olur, ekini yetişmezden mukaddem biçmek maʹnâsına; yukâlu: عَصَفَ الزَّرْعَ عَصْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَزَّهُ قَبْلَ أَنْ يُدْرِكَ Ve

عَصْفٌ [ʹaṡf] ve

عُصُوفٌ [ʹuṡûf] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Yel pek şiddetli esmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَفَتِ الرِّيحُ عَصْفًا وَعُصُوفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اشْتَدَّتْ Ve emek çekip kesb ü kâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَفَ عِيَالَهُ إِذَا كَسَبَ لَهُمْ Ve bir ʹaskeri istîsâl eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir ki maʹnâ-yı evvelden me΄hûzdur; yukâlu: عَصَفَتْ بِهِمُ الْحَرْبُ إِذَا ذَهَبَتْ بِهِمْ وَأَهْلَكَتْهُمْ Ve bir tarafa doğru eğilmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَصَفَ الشَّيْءُ إِذَا مَالَ Ve sürʹatle gitmek maʹnâsına müstaʹmeldir; maʹnâ-yı sânîden me΄hûzdur; yukâlu: عَصَفَ الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ

Vankulu Lugatı - عصوف maddesi

اَلْعَصُوفُ [el-ʹaṡûf] (ʹayn’ın fethi ve ṡâd’ın zammı ve meddiyle) Katı esen yel; yukâlu: رِيحٌ عَصُوفٌ Ve

عَصُوفٌ [ʹaṡûf] Seyrde serîʹ olan nâkaya ve devekuşuna dahi derler; yukâlu: نَاقَةٌ عَصُوفٌ وَنَعَامَةٌ عَصُوفٌ أَيْ سَرِيعَةٌ فِي السَّيْرِ وَهِيَ الَّتِي تَعْصِفُ بِرَاكِبِهَا فَتَمْضِي بِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı