اَلْكُبَّةُ [el-kubbet] (kâf’ın zammıyla) Gürûh ve cemâʹate denir. Ve
كُبَّةُ [Kubbet] Ḵays b. Ġavšamp; nâm kimsenin feresi ismidir. Ve eğrilmiş iplik ve ip yumağına denir. Cemʹi كُبَبٌ [kubeb] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Ve ʹazîm olan deve sürüsüne denir. Ve ağır ve sakîl nesneye denir.
اَلْكَبَّةُ [el-kebbet] (kâf’ın fethiyle) Bir defʹaya derler, kıtâlde olsun, seğirtmekte olsun, bire hû demek olur; ve kad yukâlu: هُوَ إِفْلَاتُ الْخَيْلِ عَلَى الْمِقْوَسِ لِلْجَرْيِ أَوْ لِلْحَمْلَةِ Yaʹnî yarış meydânında atları مِقْوَسٌ [miḵves] üzere ihzâr edip bir uğurdan seğirtmek. Ve مِقْوَسٌ [miḵves] mîm’in kesriyle şol ipederler ki yarış atları için meydân başında çekerler, birbirinden ileri geri durmasın diye. Ve
كَبَّةُ الشِّتَاءِ [kebbetu’ş-şitâ΄] Kışın şiddetine ve bir uğurdan gelmesine dahi derler. Ve
كَبَّةٌ [kebbet] Müzâhameye de derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı