اَلتَّمْسِيكُ [et-temsîk] Misk sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَسَّكَهُ إِذَا طَيَّبَهُ بِالْمِسْكِ Ve bir nesneyi pek tutup hıfz eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَسَّكَهُ إِذَا احْتَبَسَ وَاعْتَصَمَ بِهِ
اَلتَّمْسِيكُ [et-temsîk] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Kezâlik bir nesneyi hıfz etmek; yukâlu: مَسَّكْتُ بِهِ تَمْسِيكًا ve kuri΄e: “وَلَا تُمَسِّكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ” (الممتحنة 10) ve عِصَمٌ [ʹiṡam]dan murâd ʹakd-i nikâh ve onun müteferriʹâtı ve كَوَافِرُ [kevâfir] كَافِرَةٌ [kâfiret]in cemʹidir. Ve maksûd mü΄minîni âyîn-i şirk üzere olan nikâhtan nehydir. Ve
إِمْسَاكٌ [imsâk] Sâkit olmağa dahi derler; tekûlu: أَمْسَكْتُ عَنِ الْكَلَامِ إِذَا سَكَتَّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı