اَلتَّمَطُّرُ [et-temaṯṯur] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bu dahi gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَمَطَّرَ الرَّجُلُ إِذَا ذَهَبَ Ve kuş kısmı yağmur gibi yer sürʹatle nüzûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَمَطَّرَتِ الطَّيْرُ إِذَا أَسْرَعَتْ فِي هُوِيِّهَا Ve yarış atları birbirini sebk ederek gelmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَمَطَّرَتِ الْخَيْلُ إِذَا جَاءَتْ يَسْبِقُ بَعْضُهَا بَعْضًا Ve yağmura tutulmak, ʹalâ-kavlin serinlemek için yağmura çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَمَطَّرَ الرَّجُلُ إِذَا تَعَرَّضَ لِلْمَطَرِ أَوْ بَرَزَ لَهُ لِبَرْدِهِ
اَلتَّمَطُّرُ [et-temaṯṯur] (fethateynle ve ṯâ’nın zammı ve teşdîdiyle) Kezâlik zehâb maʹnâsına; ve yukâlu: ذَهَبَ الْبَعِيرُ فَمَا أَدْرِي مَنْ مَطَرَ بِهِ Ve
تَمَطُّرٌ [temaṯṯur] Sürʹat etmeğe de derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı