اَلشَّيِيُّ [eş-şeyiyy] ve
اَلشَّوِيُّ [eş-şeviyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] veznlerinde) عَيِيٌّ [ʹayiyy] ve عَوِيٌّ [ʹaviyy] kelimelerine itbâʹ olurlar ki pek ʹâciz demek olur; yukâlu: هُوَ عَيِيٌّ شَيِيٌّ وَعَوِيٌّ شَوِيٌّ وَيُقَالُ مَا أَعْيَاهُ وَمَا أَشْيَاهُ وَمَا أَشْوَاهُ فِي التَّعَجُّبِ وَيُقَالُ جَاءَ بِالْعِيِّ وَالشِّيِّ كُلُّ ذَلِكَ إِتْبَاعٌ
اَلشَّيِيُّ [eş-şeyiyy] (şîn’in fethi ve yâ΄-i ahîrenin teşdîdiyle) Bir lafzdır ki عَيِيٌّ [ʹayiyy] kelimesine itbâʹan zikr olunur; yukâlu: عَيِيٌّ شَيِيٌّ Ve عَيِيٌّ [ʹayiyy] ʹâciz maʹnâsınadır. Ve baʹzılar شَوِيٌّ [şeviyy] dahi derler. Ve fiʹl-i taʹaccübünde dahi bi-tarîki’t-tebeʹiyyet zikr olunur; yukâlu: مَا أَعْيَاهُ وَأَشْيَاهُ Ve أشوَاهُ dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı