اَلْمَحَشُّ [el-meḩaşş] ve
اَلْمَحَشَّةُ [el-meḩaşşet] (mîm’in ve ḩâ’nın fethiyle ism-i mekândır) Otluğu firâvân olan yere denir; yukâlu: أَرْضٌ مَحَشٌّ وَمَحَشَّةٌ أَيِ الْكَثِيرَةُ الْحَشِيشِ Ve gübreliğe ıtlâk olunur; bunda mîm’in kesriyle de zebân-zededir. Ve
مَحَشَّةٌ [meḩaşşet] Dübüre denir; cemʹi مَحَاشُّ [meḩâşş] gelir. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: ḣنَهَى أَنْ تُؤْتَى النِّسَاءُ فِي مَحَاشِّهِنَّḢ أَيْ أَدْبَارِهِنَّ
اَلْمِحَشُّ [el-miḩaşş] (mîm’in kesri ve ḩâ’nın fethiyle) ve
اَلْمِحَشَّةُ [el-miḩaşşet] (hâ’yla) Âteş ölçürecek körük makûlesi âlete denir. Ve
مِحَشٌّ [miḩaşş] Bahâdır ve cengâver kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: حَشَّ النَّارَ بِالْمِحَشِّ وَالْمِحَشَّةِ أَيْ بِمَا تُحَشُّ بِهِ النَّارُ ve yukâlu: رَجُلٌ مِحَشٌّ أَيْ شُجَاعٌ Ve
مِحَشٌّ [miḩaşş] ve
مِحَشَّةٌ [miḩaşşet] İçine biçilen otluğu koyacak torba makûlesi zarfa denir; bunda mîm’in fethiyle efsahtır ki ism-i mekândır. Ve ot biçecek orak makûlesi âlete denir; bunda mîm’in kesri efsahtır. Ve
مِحَشٌّ [miḩaşş] Vech-i mezkûr üzere âteş ölçürecek küsküye denmekle fenn-i harbi ʹârif ve cenk peydâ eylemesinin tarîkına âşinâ olup âteş işʹâl eder gibi cengi kızıştırır olan dilîre مِحَشُّ حَرْبٍ [miḩaşşu ḩarb] ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ مِحَشُّ حَرْبٍ أَيْ مُوقِدٌ لَهَا طَبِنٌ بِهَا
اَلْمَحَشَّةُ [el-meḩaşşet] Mîm’in ve ḩâ’nın fethiyledir ki mahrec-i necâsettir.
اَلْمِحَشَّةُ [el-miḩaşşet] (mîm’in kezâlik kesriyle) Zikr olunan demire derler. Ve bu cihetten bahâdır olan kimseye نِعْمَ مِحَشُّ الْكَتِيبَةِ dediler. Ve كَتِيبَةٌ [ketîbet] ʹaskere derler. Ve ammâ şol nesne ki onun içine otluk korlar, ona dahi مَحَشٌّ [meḩaşş] ve مِحَشٌّ [miḩaşş] derler mîm’in fethi ve kesriyle velâkin fethi evlâdır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı