اَلْمُوَقَّفُ [el-muvaḵḵaf] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Şol ata denir ki kulaklarının ucuna doğru ak benekler ile alaca ve abraş olup sâ΄ir yerlerinin levni hâli üzere ola; yukâlu: فَرَسٌ مُوَقَّفٌ إِذَا كَانَ أَعْلَى أُذُنَيْهِ أَبْرَشَ كَأَنَّهُمَا مَنْقُوشَتَانِ بِبَيَاضٍ وَلَوْنُ سَائِرِهِ مَا كَانَ Ve kolları değirmi damga ile damgalanmış eşeğe denir. Ve şol yaban keçisine ve öküze denir ki kollarında gövdesinin levnine muhâlif humret ola. Ve eşmiş yortmuş, ahvâl-i ʹâlemi tecribe etmiş, dekâyık u hakâyık-ı kevniyyeye âgâh olmuş adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مُوَقَّفٌ أَيْ مُجَرَّبٌ مُحَنَّكٌ Ve kumar oyununda darb-ı kumâr olunan oka denir.
اَلْمَوْقِفُ [el-mevḵif] (مَجْلِسٌ [meclis] vezninde) İsm-i mekândır, mahall-i vukûf maʹnâsına; yukâlu: هَذَا مَوْقِفٌ مِنْ مَوَاقِفِهِ أَيْ مَحَلُّ وُقُوفِهِ Ve
مَوْقِفٌ [Mevḵif] Mıṡır’da bir mahalle adıdır. Ve
مَوْقِفُ الْفَرَسِ [mevḵifu’l-feres] Atın böğürlerinde olan iki çökük yerlere denir ki boş böğürleri olacaktır, ʹalâ-kavlin böğürde böbreğin başı üzere gelen çukurcağıza denir; iki tarafında olana مَوْقِفَانِ [mevḵifân] derler. Ve
مَوْقِفَانِ [mevḵifân] Nisvânın yüzüne ve eline, ʹalâ-kavlin gözüne ve ellerine ve sâ΄ir izhârı lâzım olan aʹzâsına ıtlâk olunur; yukâlu: إِمْرَأَةٌ حَسَنَةُ الْمَوْقِفَيْنِ أَيِ الْوَجْهِ وَالْقَدَمِ أَوِ الْعَيْنَيْنِ وَالْيَدَيْنِ وَمَا لاَ بُدَّ لَهَا مِنْ إِظْهَارِهِ Ve makʹadda pöç kemiği ihâta eylemiş iki damara ıtlâk olunur ki çekilip büzüldükte sâhibi kötürüm olur ve kesildikte helâk olur.
اَلْمُوَقَّفُ [el-muvaḵḵaf] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın fethi ve teşdîdiyle) Şol attır ki elinde ve ayağında bilezik yerlerinde beyâz ola, ne yukarı tecâvüz ede ve ne hod aşağı tecâvüz ede.
اَلْمَوْقِفُ [el-mevḵif] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın kesriyle) Şol yerdir ki onda durursun her ne makûle yer olursa olsun.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı