اَلْهَطْلَاءُ [el-haṯlâ΄] (hâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnu ve elifin meddiyle) Mü΄ennesi; yukâlu: دِيمَةٌ هَطْلَاءُ Ve دِيمَةٌ [dîmet] yağmura derler; ve lâ yukâlu: سَحَابٌ أَهْطَلُ وَهَذَا كَقَوْلِهِمْ فَرَسٌ رَوْعَاءُ وَهِيَ الزَّكِيَّةُ Yaʹnî رَوْعَاءُ [revʹâ΄] şol attır ki tîz olup hadîdü’l-kalb ola; وَلَا يُقَالُ لِلذَّكَرِ أَرْوَعُ وَكَقَوْلِهِمْ اِمْرَأَةٌ حَسْنَاءُ وَلْم يَقُولُوا رَجُلٌ أَحْسَنُ Ve
هَطْلَاءُ [haṯlâ΄] Şol nâkaya dahi derler ki geç yürüye; yukâlu: نَاقَةٌ هَطْلَاءُ أَيْ تَمْشِي رُوَيْدًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı