el-ḩarâr ~ اَلْحَرَارُ

Kamus-ı Muhit - الحرار maddesi

اَلْحَرُورِيَّةُ [el-ḩarûriyyet] (ḩâ’nın fethiyle) ve

اَلْحَرُورَةُ [el-ḩurûret] (ḩâ’nın zammıyla) ve

اَلْحِرَارُ [el-ḩirâr] (ḩâ’nın kesriyle) ve

اَلْحُرِّيَّةُ [el-ḩurriyyet] (ḩâ’nın zammıyla) Masdarlardır, bir adam hür olmak yaʹnî kişi-zâde ve âzâde olmak maʹnâsına; yukâlu: رَجُلٌ حُرٌّ أَيْ بَيِّنُ الْحَرُورِيَّةِ وَالْحُرُورَةِ وَالْحِرَارِ وَالْحُرِّيَّةِ

Vankulu Lugatı - الحرار maddesi

اَلْحَرَارُ [el-ḩarâr] (ḩâ’nın fethiyle) Kul âzâd olmak; yukâlu: حَرَّ الْعَبْدُ يَحَرُّ حَرَارًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَلْحِرَارُ [el-ḩirâr] (ḩâ’nın kesriyle) Cemʹi. Ve

اَلْحَرَّاتُ [el-ḩarrât] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Kezâlik cemʹi. Ve

اَلْحَرُّونَ [el-ḩarrûn] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Vâv ile nûn ile cemʹ etmişlerdir, أَرَضُونَ [araḋûn]u cemʹ ettikleri gibi. Ve

اَلْأَحَرُّونَ [el-eḩarrûn] (hemzenin ve ḩâ’nın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) حَرَّةٌ [ḩarret]in cemʹidir, lâkin cemʹ-i cemʹ olur, zîrâ bu hakîkatte حَرَّةٌ [ḩarret]in cemʹi olur, cemʹ-i kıllet sîgası üzere. Ve

حَرِّيٌّ [Ḩarriyy] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın kesri ve teşdîdiyle) Aʹlâm-ı ricâldendir, Nehşel b. Ḩarrî maʹrûftur. Ve

حَرِّيٌّ [ḩarriyy] Şol deveye derler ki حَرَّةٌ [ḩarret]te yaʹnî kara taşlı yerde raʹy olunur. Ve

اَلْحِرَّةُ [el-ḩirret] (ḩâ’nın kesriyle) Susuzluk, عَطَشٌ [ʹaṯaş] maʹnâsına; ve minhu kavluhum: “أَشَدُّ الْعَطَشِ حِرَّةٌ عَلَى قِرَّةٍ” Yaʹnî “Susuzluğun eşeddi soğuk günde olan susuzluktur.” Ve حِرَّةٌ [ḩirret]in ḩâ’sını meksûr ettikleri قِرَّةٌ [ḵirret]ten ötürüdür, yaʹnî قِرَّةٌ [ḵirret]in ḵâf’ı meksûr olmağındır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı