اَلْحَرُونُ [el-ḩarûn] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Vasftır, harınlık eden dâbbeye denir. Ve şol şikâra denir ki aslâ dağın dorusundan ayrılmaz ola. Ve Muslim b. ʹAmr el-Bâhilî yâhûd Şeḵîḵ b. Cerîr el-Bâhilî feresinin ismidir. Ve Ḩabîb b. el-Muhelleb nâm kimsenin lakabıdır.
اَلْحُرُونُ [el-ḩurûn] (zammeteynle) At حَرُونٌ [ḩarûn] olmak; yukâlu: حَرَنَ يَحْرُنُ حُرُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve beyʹde ziyâde ve noksân etmemeğe dahi derler; yukâlu: حَرَنَ فِي الْبَيْعِ إِذَا لَمْ يَزِدْ وَلَمْ يَنْقُصْ
اَلْحِرُونَ [el-ḩirûn] (ḩâ’nın kesri ve râ’nın zammıyla) حِرٌ [ḩir]in cemʹidir, menkûsta لِدُونَ [lidûn] ve مِؤُونَ [mi΄ûn] cemʹ olduğu gibi.
اَلْحَرُونُ [el-ḩarûn] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın zammı ve meddiyle) Şol attır ki yedilmeye ve şiddetle seğirtirken dura; yukâlu: فَرَسٌ حَرُونٌ أَيْ لَا يَنْقَادُ وَإِذَا اشْتَدَّ بِهِ الْجَرْيُ وَقَفَ Ve
حَرُونٌ [ḩarûn] Dağ kulesinden inmeyen sayda dahi derler. Ve
حَرُونٌ [Ḩarûn] Ḩabîb b. Muhelleb’in dahi lakabıdır.
اَلْحِرَارُ [el-ḩirâr] (ḩâ’nın kesriyle) Cemʹi. Ve
اَلْحَرَّاتُ [el-ḩarrât] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Kezâlik cemʹi. Ve
اَلْحَرُّونَ [el-ḩarrûn] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Vâv ile nûn ile cemʹ etmişlerdir, أَرَضُونَ [araḋûn]u cemʹ ettikleri gibi. Ve
اَلْأَحَرُّونَ [el-eḩarrûn] (hemzenin ve ḩâ’nın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) حَرَّةٌ [ḩarret]in cemʹidir, lâkin cemʹ-i cemʹ olur, zîrâ bu hakîkatte حَرَّةٌ [ḩarret]in cemʹi olur, cemʹ-i kıllet sîgası üzere. Ve
حَرِّيٌّ [Ḩarriyy] (ḩâ’nın fethi ve râ’nın kesri ve teşdîdiyle) Aʹlâm-ı ricâldendir, Nehşel b. Ḩarrî maʹrûftur. Ve
حَرِّيٌّ [ḩarriyy] Şol deveye derler ki حَرَّةٌ [ḩarret]te yaʹnî kara taşlı yerde raʹy olunur. Ve
اَلْحِرَّةُ [el-ḩirret] (ḩâ’nın kesriyle) Susuzluk, عَطَشٌ [ʹaṯaş] maʹnâsına; ve minhu kavluhum: “أَشَدُّ الْعَطَشِ حِرَّةٌ عَلَى قِرَّةٍ” Yaʹnî “Susuzluğun eşeddi soğuk günde olan susuzluktur.” Ve حِرَّةٌ [ḩirret]in ḩâ’sını meksûr ettikleri قِرَّةٌ [ḵirret]ten ötürüdür, yaʹnî قِرَّةٌ [ḵirret]in ḵâf’ı meksûr olmağındır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı