el-idvâ΄ ~ الإِدْوَاءُ

Kamus-ı Muhit - الإدواء maddesi

الإِدْوَاءُ [el-idvâ΄] (hemzenin kesriyle) Marîz ve derd-nâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَدْوَأَ الرَّجُلُ إِدْوَاءً إِذَا مَرِضَ

اَلْإِدِّوَاءُ [el-iddivâ΄] (teşdîd-i dâl’la إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl] vezninde) Süt yüzünü alıp ekl eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: دَوَّيْتُهُ الدُّوَايَةَ فَادَّوَاهَا أَيْ أَخَذَهَا فَأَكَلَهَا

اَلْإِدْوَاءُ [el-idvâ΄] (hemzenin kesriyle) Bir adamı hasta kılmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَدْوَيْتُهُ إِذَا أَمْرَضْتَهُ ve yukâlu: هُوَ يُدْوِي وَيُدَاوِي أَيْ يُمْرِضُ وَيُعَالِجُ Ve hastaya hem-dem olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَدْوَى فُلَانٌ إِذَا صَحِبَ مَرِيضًا

Vankulu Lugatı - الإدواء maddesi

اَلْإِدِّوَاءُ [el-iddivâ΄] (hemzenin kesri ve dâl’ın kesri ve teşdîdiyle) Süt üzerine gelen yufka kaymağı yemek, nitekim evlâd-ı ʹArabdan biri vâlidesine hâtibesi yanında “أَأَدَّوِي يَا أُمِّي” dedikte vâlidesi “اَللِّجَامُ مُعَلَّقٌ بِعَمُودِ الْبَيْتِ” dedi. Ve bu kelâmdan maksûdu zikr olunan nesneyi yapmadan ʹâr ettiğinden sâkit ol, söyleme demektir yanlarında hicâb olıcak kimse olduğu için.

اَلْإِدْوَاءُ [el-idvâ΄] ve

اَلْإِدَاءَةُ [el-idâ΄et] Töhmet etmek; yukâlu: أَدَأْتُ إِدَاءَةً وَأَدْوَأْتُ إِدْوَاءً إِذَا اتَّهَمْتَهُ Ve kavluhum بِهِ دَاءُ ظَبْيٍ مَعْنَاهُ لَيْسَ لَهُ دَاءٌ كَمَا لَا دَاءَ بِالظَّبْيِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı