اَلدَّغْلُ [ed-daġl] (dâl’ın fethi ve ġayn’ın sükûnuyla) Bir mahalle nihânîce sakınarak ve sinerek girmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَغِلَ فِيهِ دَغَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا دَخَلَ فِيهِ دُخَولَ الْمُرِيبِ
اَلدَّغِلُ [ed-deġil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْمُدْغِلُ [el-mudġil] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) Cân korkusu olan, korkunç, ʹalâ-kavlin gizli ve nihân mekâna denir; yukâlu: مَكَانٌ دَغِلٌ وَمُدْغِلٌ أَيْ ذُو دَغَلٍ أَوْ خَفِيٌّ
اَلدَّغَلُ [ed-deġal] (dâl’ın ve ġayn-ı muʹcemenin fethiyle) Bir nesneyi fâsid ve tebâh eden müfsid şey΄e denir, ʹayb ve rîbe gibi; yukâlu: فِيهِ دَغَلٌ أَيْ دَخَلٌ وَمُفْسِدٌ Ve birbirine sarmaşmış ağaçlığa denir; yukâlu: بِأَرْضِ كَذَا دَغَلٌ أَيْ شَجَرٌ كَثِيرٌ مُلْتَفٌّ Ve kesretinden nâşî birbirine girişip sarmaşmış otluğa denir. Mü΄ellif burada müsâmaha eylemiştir, zîrâ masdar ʹunvânıyla resm eylemiştir, bu ise ismdir; yukâlu: نَبْتٌ دَغَلٌ أَيْ كَثِيرٌ مُشْتَبِكٌ Ve şol korkunç yere denir ki onda bagteten katl ve igtiyâl havfı ola; cemʹi أَدْغَالٌ [edġâl] ve دِغَالٌ [diġâl] gelir dâl’ın kesriyle.
اَلدَّغَلُ [ed-deġal] (fethateynle) Fesâd دَخَلٌ [deḣal] gibidir veznen ve maʹnen. Ve
دَغَلٌ [deġal] Çok ağaçlara dahi derler ki budakları birbirine girmiş ola, eşcâr-ı kesîretü’l-mülteffe gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı