اَلدَّيْنٌ [ed-deyn] (عَيْنٌ [ʹayn] vezninde) ve
اَلدِّينَةُ [ed-dînet] (dâl’ın kesriyle) Müddetli ve vaʹdeli borca denir, niteki vaʹdesiz olanına قَرْضٌ [ḵarḋ] denir; yukâlu: عَلَيْهِ دَيْنٌ وَدِينَةٌ وَهُوَ مَا لَهُ أَجَلٌ وَمَا لَا أَجَلَ لَهُ فَقَرْضٌ Ve
دَيْنٌ [deyn] Ölüme ıtlâk olunur; yukâlu: قَضَى دَيْنَهُ أَيْ مَاتَ Ve hâzır olmayan şey΄e ıtlâk olunur. دَيْنٌ [deyn] lafzının cemʹi أَدْيُنٌ [edyun] ve دُيُونٌ [duyûn] gelir. Ve
دَيْنٌ [deyn] Masdar olur, vaʹdeli yâhûd vaʹdesiz ödünç vermek ve ödünç almak maʹnâlarına; tekûlu: دِنْتُهُ أَدِينُهُ دَيْنًا إِذَا أَعْطَيْتَهُ إِلَى أَجَلٍ أَوْ أَقْرَضْتَهُ ve yukâlu: دَانَ فُلَانٌ دَيْنًا إِذَا أَخَذَ الدَّيْنَ Ve ʹivaz ve cezâ eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: دِنْتُهُ أَدِينُهُ دَيْنًا إِذَا جَازَيْتَهُ Bunda dâl’ın kesriyle de lügattir.
اَلدَّيْنَةُ [ed-deynet] (dâl’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Borca vermek; tekûlu: بِعْتُهُ بِدَيْنَةٍ أَيْ بِتَأْخِيرٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı